“Nadan ile sohbet etmek güçtür bilene,
Çünkü nadan ne gelirse söyler diline.”
Can Yayınlarının Lacivert Klasikler serisi içerisinde yer alan ve Türk Edebiyatın önde gelen hikaye yazarlarından birisi olan Ömer Seyfettin’in Dama Taşları isimli kitabını büyük bir keyifle okudum. Biraz uzunca bir inceleme yapacağım, umarım faydalı olur.
Kitap 6 öyküden oluşuyor. Bu öykülerin isimleri; Dama Taşları, Kesik Bıyık, Yüz Akı, Tütün, Rüşvet ve Nadan.
Kısaca öykülerden bahsedeyim:
1-) Dama Taşları
- Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, sözü sanırım bu hikaye için en uygun söz olabilir. İçinde bulunduğumuz durumu çok iyi analiz etmeliyiz ki sonrasında zarar görmeyelim.
-
2-) Kesik Bıyık
- Olaylara olan bakış açımız aynı olayı birbirinden çok farklı bir şekilde değerlendirmemize neden olabilir. Bu hikaye de bunu çok güzel bir şekilde açıklamış. Kiminin kesilmesini bir küfür olarak gördüğü bıyığı kiminin de bir sünnet olarak görmesinin anlatıldığı bir hikaye.
3-) Tütün
- Bazı insanlara istediğiniz kadar kanıt sunun yine de kendi inanmak istediklerine inanacaklardır. Bence bu sözün ete kemiğe bürünmüş hali Tütün hikayesidir.
-
4-) Rüşvet
- Bu hikayede de: İnsanların, menfaatleri söz konusu olduğunda nasıl da doğru bildikleri yoldan döndüklerini okuyoruz.
-
5-) Yüz Akı
- Yaptığı şeyin doğruluğundan emin olan bir insan, bazen diğer insanlar tarafından yalanlansa ve kınansa da her zaman yüzü aktır...
6-) Nadan
Gerçekten her öykü birbirinden güzel ancak içlerinden en çok Nadan isimli öyküyü beğendim, hatta okurken kahkaha attım. :) Bu hikayeye biraz fazlaca değinmek istiyorum:
- Osmanlı zamanında, Yeniçerilerin isyan ettiği sıralarda kimse vezir olmak istememektedir. Tam da böyle bir dönemde Padişah, Köse Vezir isimli yaşlı birini huzuruna çağırır ve onu veziri yapmak istediğini bildirir. Ancak vezir ölümü dahi göze alarak vezirliği kabul etmek istemediğini söyler. Padişah sinirlenir ve onu bir odaya kapattırır. Bu inatçı adamı nasıl olur da vezirim yaparım diye düşünür durur. Birden aklına şu söz gelir: “Nadanla sohbet etmek akıllıya cehennem ateşinden beterdir.” Hemen bir buyruk çıkartır ve ülkedeki en nadan insanı yani; cahil, kaba, tembel ve aksi adamın getirilmesini emreder. Aranılan nadan bulunur ve Köse Vezir ile aynı odaya kapatılır. İşte bana kahkaha attıran olay da bu odada gerçekleşir. Lakin o olayı anlatmayacağım. :)
Ömer Seyfettin gibi Türk yazınında büyük öneme sahip yazarlarımızı daha çok okumalı ve çevremize anlatmalıyız diye düşünüyorum. Bizi biz yapan kültürümüzü korumamız ve ona sahip çıkmamız adına bu çok önemli bir husus. Keyifli okumalar dilerim.