Stefan Zweig / Görülmeyen Koleksiyon & Fragman
Kısacık hikayelere hayat veren eşsiz bir yetenek #StefanZweig . İki hikayeden oluşuyor kitap. #GörülmeyenKoleksiyon ve #Fragman . Zweig okuyanlar bilir, genelde hep depresif kurguları olur kitaplarının. Bu kitabında ilk kez depresifliğin yanında mutluluğu da hissettim.
Görünmeyen Koleksiyon’da,
274 - Mine Söğüt yine yapmış yapacağını. Toplumu ele almaya, eleştirmeye, alttan alta yerden yere vurmaya yine en hassas, en dile getirilmeyen yerden, ümüğünden başlamış.
Bu sefer bizi anlatmamış da onları anlatmış, biz olmayanları, bizden olmayanları, görmezden geldiklerimizi, yok saydıklarımızı, onları işte. Hayatın sillesini yemişleri de
Livaneli’nin Mülteciler hakkında yazdığı bir roman daha. Bu sefer Afgan mültecilerine değiniyor. Mustafa ve Mesude’nin yaşamı üzerinden oluyor bu. Balıkçı olan Mustafa, denizde boğulan oğlu Deniz’in yası ile kederde. Mesude ise hem oğlunu kaybetmenin hem de eşiyle uzaklaşmasının kederinde. Mustafa teknesi ile denizlere açılmış iken bir erkek bir kadın olmak üzere iki cesetle karşılaşır. Ve bir de ölmek üzere olan bebek. Afgan mültecisidirler. Tam Yunan sınırına yaklaştıklarında botları batar ve denizde savrulup giderler. Adam ölmüştür. Kadın komadadır. Ve bebek ise Mustafa sayesinde tekrar can bulur. Mustafa ve Mesude bebeği kendi çocukları Deniz’in yerine koyar. Ve jandarmaya asla bildirmezler. Ama köy küçük bir yerdir. Dedikodular alır başını gider. Mustafa yalanlar üzerine yalanlar bulur. Ama Afgan mültecisi olan Kadın Zilha, komadan çıkar. Bebeğim diye yakarınca Mesude dayanamaz ve böylece işler çığrından çıkar. Okuyunca tüylerinizi diken diken eden bir kitap bu. Yaralıyor insanı. Üzüyor. Ama en azından kitabın sonu insana bir umut ışığı veriyor. Kesinlikle okumak lazım.
BAŞKALARININ TANRISI-kitap yorumu
Mine söğüt şuana kadar en çok dilini, tarzını merak ettiğim yazardı. Son zamanlarda o kadar çok okunuyor, övülüyordu ki inanılmaz bir okuma heyecanıyla dolup taşmıştım yazarımızın kitaplarını.
Dedikleri gibi yazarımızın çok farklı bir tarzı var. Şuana kadar okuduğum kitaplara neredeyse hiç benzemiyordu.
Konusundan kısaca bahsedersem;
Musa
Kentsel Dönüşüm - Rantsal Dönüşüm
Hacer Foggo ismi kulağıma çalınmıştı sanırım ama nerden, nasıl hiçbir fikrim yok. Gazeteci olduğunu da söyleyebilirdim ama sevgili Ünsal Ünlü’nün bir yayınında kitabını tanıtana kadar kitap yazdığını da bilmiyordum. Zaten Askıda Hayatlar ilk kitabıymış.
Ünsal Ünlü’den Sulukule’deki yıkımların öykülerini yazdığını ve çok iyi bir kitap olduğunu
Pia Mater
Bu kitap bir nöro-roman olduğu için ilgimi çekmişti. Okuduğum için pişman değilim ve herkese tavsiye ederim. 3 kitaptan oluşan bir seri. Pia Mater serinin ilk kitabı. Umarım diğer iki kitabı da okuma şansım olur.
Kitabın karakterlerinden ve kısaca olaylardan bahsedecek olursam:
Alef adında sinestezi hastası bir adam var. "Sinestezi
