Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akşam. Alkol. Bir uyusam.
Sayfa 67 - Kırmızı Kedi Yayınevi
.... Çağdaş kadının bağımsızlık korkusu: “Sindrella Kompleksi” Sindirella Kompleksi’ni ilk duyduğumda adı itibarıyla ve kadın meselelerine ilgim olduğundan dikkatimi çekti, biraz araştırdım. İnternette tatmin edici bir kaynağa rastlayamadım. Fakat yazar Colette Dowling’in Sindrella Kompleksi adında bir kitabı olduğunu görünce derhal sipariş
Reklam
264 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Ayşegül Devecioğlu'nun okuduğum ilk kitabı son olacağını da sanmıyorum. Anlatımındaki büyülü ya da aslında rüyası gerçekçilik beni çok etkiledi kitabı hatim edip bazı yerlerini dua gibi okumak istedim. Sabah başladım akşam bitti gibi bir kitap değil evet ama bunun sebebi anlatılan her masalın üzerine bir uyuyup uyanmayı gerektirecek kadar yoğun olması bence. Kimi zaman tasvirler şiir gibiydi bunu da nasıl düşündün Ayşegül diye samimi bir dostuma güler gibi hayran oldum kimi zaman o kadar gerçekti sanki okumuyorum da ben de odada oturmuş izliyorum gibi yaşadım. Çingenelerin hayatları, ne yaparlar ne yapmazlar bilmem benim hiç çingene tanıdığım olmadı ama zaten "Yalnızca inanmak istediğimiz öykülere inanabiliriz". Baş karakterin artık Naciye abla degil de Basri olduğu sayfaları okurken ya Basri'ye ben de kırgın olduğumdan ya da kral ilan edilmesine kızdığım adamı Basri'nin yere göğe sığdıramayışından olsa gerek o sayfalara geldiğimde artık benim okuduğum kitabın sonunu bulmak için Balkana gitmem gerekiyormuş da yeni bir kitaba geçmişim gibi hissettim. Aynı dönemlere denk geldiği için yazarın anlatmasa, bu acıyı bir kez daha hatırlatmasa içinde ukde kalacağını zannettiğim için maraş katliamının konu edinilmesini ben yadırgamadım ama bütün yol boyu anlatılan masaldan kopup gerçeklik yüzüme tokat attığı için canım yandı biraz. O da artık bir zahmet. Ben çok beğendim
Ağlayan Dağ Susan Nehir
Ağlayan Dağ Susan NehirAyşegül Devecioğlu · Metis Yayınları · 201292 okunma
bu akşam rüyamda leylayı gördüm, derdini ağlarken yanan bir muma; ipek saçlarını elimle ördüm, ve bir kement gibi takdım boynuma, bu akşam rüyamda leyla'yı gördüm. leyla.. ela gözlü bir çöl ahusu, saçları bahtından daha siyahtır. kurmuş diye sevda yolunda pusu, döktüğü göz yaşı, çektiği ahdır. leyla.. ela gözlü bir çöl ahusu. bir damla inciydi kirpiklerinde, aşkın ıstırapla dolu rüyası bir başka güzellik var kederinde bir başka alem ki ruhunun yası, sessiz incileşir kirpiklerinde.
DENİZ TÜRKÜSÜ Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli! Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli. Ömrünün geçtiği sâhilden uzaklaştıkça Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça. Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık. Başka bir çerçevedir git gide dünyâ artık. Daldığın mihveri gittikçe, sarar başka ziyâ; Mavidir her taraf, üstün gece, altın deryâ …
YAŞAMAK GİBİ -C.A. Kansu'nun anısına-
Küçük şeyleri sevmeliyim, Dedem Ceyhun öğütledi. Çolak amcamın demlediği Bergamut tütsülü çayları, Zından demirlerinde akşam Karanlığı gözaltında tutanı,
Sayfa 541Kitabı okudu
Reklam
“ Şimdi bir derin mavide akşam oluyor..”
Sayfa 18 - EVERESTKitabı okuyor
(...) Koskoca uzayı minicik mavi dünyanın canlı hayatlarıyla dolduruyorum. Bütün evren yeşilleniyor, coşkulu renklerle isiklaniyor. İmkansız uzaylı asklari uyduruyorum bazen.Kızların dikkatini çekiyorum. Sarıl bana, bak, hiçbir şey olmayacak. Bakire isen bakire, ergen isen ergen kalacaksın. Yenileneceksin, hep yepyeni. Zaman boyutu farklı çünkü. Yaşlandıkça, ilerledikçe, gencleseceksin. "Her varlık ancak kendi benzerini yaratabilir," diyen, zırh sandığı giysilerinin içinde bütün muktedirleri öldürmüş olan "Uzay Don Kisot'unuz" bütün yeldegirmenlerini çalıştırdı, hayat yeniden öğütüldü, bütün aşklar yeniden yazıldı. Savaşlardan evine çolak dönen Cervantes'i yeniden yarattı. Bak kızım, sayende parmaklarim, kesik, sol elim yeniden bir bebek eli gibi büyümeye başladı. Benim evim, gezegenim yok. Hep herkesin dışındayım. Seyisim, Sancho Panza'm beni her akşam Kocayol'daki Üçgen Kahve'de bekliyor. Ona çil çil renkli bilyeler götürüyorum. Lafın gelişi, bilye dediysem, gerçekte onlar gezegen. Bilyelere hapsettim gidip görüp gezdigim gezegenleri. Sancho Panzo artık, " Ne düştü ne kırıldı? " diye sormuyor. Akşama ben gelene kadar bilyelerimle oynuyor. Çak! Çak!Çak! " Sana da birkaç tane vereyim mi?" diye soruyorum çak çak kızlarin bacaklarını okşarken. Elim bacakların derinliğine inerken parmaklarımı etlerine sıkıştırıp yüzüme gözlerindeki yasak işaretiyle bakıyorlar. (...)
Sayfa 38 - MetinlerarasıKitabı okuyor
:D
Çünkü eğer kadın gerçeği söylemeye başlarsa aynadaki görüntü büzülür; erkek hayata uyum sağlayamaz olur. Kahvaltıda ve akşam yemeğinde kendini olduğundan bir kat daha büyük görmezse hükümler vermeye, vahşileri uygarlaştırmaya, yasalar koymaya, kitaplar yazmaya, süslenip ziyafetlerde nutuk çekmeye nasıl devam eder?”
.... Susuyorsun Durmadan haykıran dünyaya inat Görür gibisin acıyla konuşan çocukları İçinde bir yerlere akşam oluyor Rüzgâr görmüyor bayrağımız Rüzgâr görmüyor tarlalarımız Rüzgâr görmüyor umudumuz buğdamız Rüzgâr Görmüyor Soluğun birden dolduruyor hücreni Susuyorsun Türkü söylemiyorsun Ağır bir yumruk gibi usul usul türküler ... Erol Çankaya
Sayfa 533Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.