Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın. Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha. Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.”
Sayfa 172 - TİYOKitabı okudu
Pencereden bahçeye bakıyor ve hasta bakıcılara diyor ki: - Bakınız... işte... Bahçıvan bir tohum daha attı... işte... Oradan birçok Melihalar yetişecek.
Reklam
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında çapraştım, and içip ayna kırdım doğadan bir vahiy bekledimse boşuna baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
"Olmuş bir şeyin olmamış olmak ihtimali olmadığı gibi, her şey, olmak lâzım olduğu surette olmuştur."
Ölüm karşısında zihnimiz durur. Hâdiseyi birdenbire kavrayamayız. Gözlerimiz açık, uyuruz. Bu biraz ölmektir.
Ölüm hepimize müyesser olmasaydı hayattan daha kıymetli olurdu.
Reklam
Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor. Bu sükût ondandır. Her başın içinde ölüm. Kimse konuşmaz, hızlı yürünmez, bardak masanın üstüne yavaş konur, nefes alırken bile ses çıkarmamaya çalışılır. Sağların ölüye bu benzeyişleri insanlarda bir müsavi olmak ihtirası bulunduğunu gösterir. Bir nevi adalet.
Asıl harp, taarruz bittikten sonra gözle görülür: Yaralılarla dolu meydanlarda yüründüğü zaman.
Biz mahkûmuz: Sevişmeye ve birbirimizi yemeye... Tarih bunun hikâyesidir. İki insan, hele kadın ve erkek, birbirinin ebedî dostu ve düşmanıdır. Daima sevişecek ve didişeceklerdir. Aşk, erkekle kadın arasındaki harpte, iki tarafın yorgunluğundan gelen ve gene kavga ile biten muvakkat bir mütarekeden başka bir şey değildir: Dostluk ve öteki sevgiler gibi...
-Bu neşe büyük bir kederin tezahürüdür. her kahkahanın membaında bir facia unsuru vardır. Gülmek bir haile şuurudur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.