"...ben, zamanın etkisiyle ve ocağın isiyle kirişleri kararmış bu viran evleri, posta arabalarıyla yolculuk edilen zamanlara ait bu hanları, yakında birer anı olup çıkacak bu sallanan yapıları severim. Geçmişe aittir onlar, tarihin bir parçası, bir şeylerin devamıdırlar; yollarda maceraların yaşandığı dönemlere ait yol hikayelerini hatırlatırlar. "
Sayfa 83 - Türkiye iş bankasıKitabı okudu
Melankoli
Ne sana ait bir söz, ne de hatıramda bir anı. Yanımda adın geçse, bir yabancı umursamazlığıyla başımı bile çevirmem.
Reklam
Yüce Dosta
ayrılış günü yüklemediler bir şey alaca tüylü develere en son o ayrıldı haykırdım tutamadım kendimi uzaklara gitme diye ey benim iki gözüm, canım kesib’e mutlaka uğra yönel lâ’lâ tepesine doğru
Mutlu olduğumuz anları çoğu zaman anlamayız..
" Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir mıydı? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim , asla kaçırmazdım o mutluluğu. Derin bir huzurla her yerimi saran o harika altın an belki birkaç saniye sürmüştü, ama mutluluk bana saatlerce, yıllarca gibi gelmişti."
Sayfa 11 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Evet, az önce, Françoise gelmeden önce, Albertine’i artık sevmediğime hükmetmiş, kusursuz bir tahlil yaptığımı, her şeyi hesaba kattığımı düşünmüştüm; kalbimin derinliklerini gayet iyi bildiğimi zannetmiştim. Ama zekâmız ne kadar keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duyguları algılayamaz; çoğu zaman uçucu halde var olan duygularımız, onları ayrıştırabilecek bir olgu tarafından katılaştırılmadıkları sürece, kendilerini belli etmezler. Kendi kalbimin içini açıkça görebildiğimi zannederken yanılmıştım. Ne var ki, zihnin en keskin algılarının bana sağlayamadığı bilgi, şimdi acının ani tepkisiyle, billurlaşmış bir tuz gibi sert, parlak ve tuhaf bir görünümde, karşımda belirmişti. Albertine’in yanımdaki varlığından hiç kuşku duymazken, ansızın Alışkanlığın yeni bir çehresini görmekteydim. O güne kadar, Alışkanlığı her şeyden çok, algılamanın özgünlüğünü, hattâ algılama bilincini ortadan kaldıran, yok edici bir güç gibi görmüştüm hep; şimdiyse, korkunç bir tanrıça gibi görüyordum onu; bu tanrıça bize sımsıkı bağlıdır, anlamsız çehresi kalbimize öylesine gömülüdür ki, neredeyse farkına bile varmadığımız bu tanrıça, bizden kopmaya, uzaklaşmaya kalktığında, akla gelebilecek en dayanılmaz acıları yaşatır bize, ölüm kadar acımasız olur.
Danii onu tamamen boşalttığı zaman, ilk defa birlikte olduk- ları gece yaptıkları gibi soluk soluğa, sırtüstü uzandılar. Bu sefer Murdoch artık uzanıp elini tutabiliyordu. Biraz önce geçirdikleri her anı hatırlamak Murdoch'un tekrar tahrik olmasına neden oldu. Üzerine doğru kalkınca Daniela'run gözleri kısıldı ve dudakları kıvrıldı.
Sayfa 317
Reklam
Mektuplar...
Francesco Petrarca, "Kulübeye gece geç vakit döndüm. Bir an önce ve aklıma geldiği gibi bu mektubu yazmak için evin kuytu bir köşesine çekildim. Çünkü mektubu başka bir zamana bıraksaydım, yerin değişmesiyle belki duygularım da değişecek ve yazma arzum yok olacaktı," diye başlar bir mektubuna. Demek başka bir zamana bırakılmamalı mektuplar; yansıtmalı ânı. Demek bir köşede yazılmalı mektuplar.
Bazen hayatı unutmaya bir an yeter, bazen de bir anı unutmaya ömür yetmez. -Jim Morrison‌‌
Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı… İçini kemiren o his, kalbindeki dermansız çarpıntıya neden olur. Boğazın düğümlenir, soluğun gırtlağında kalır, ölüyorum sanırsın. Sorun da bu ya, “Öldüm der durur, yine de yaşarsın.”
Sayfa 127 - Artemis Milenyum YayınlarıKitabı okuyor
İrade
Alperen zahmet olacak ama seni mutsuz eden şeyleri yapmayı bırak. Seni huzurlu ve iyi hissettiren şeyleri yap artık. 3 ay sonra 23 yaşına gireceksin. Pişman olacağını biliyorsun ileride. İleriye doğru bir yolculuğa başlamanın zamanı gelmedi mi sence de? Bilinçli davran artık, o her zaman övündüğün mantığını kullanma zamanı geldi. Basit yaşa, anı yaşa, mutlu ol. Kendini sabote etmeyi, kendine acımayı bırak. Lütfen. Mücadele et. Hayat güzel, sev hayatı. Madem hayatı seçtin, yaşamayı seçtin hakkını vererek yaşa. Keyfini çıkar hayatının. Arkadaşlarına değer vermeye devam et. Sevdiğim özelliklerinden biri bu. Ailene kötü davranma, üzme anneni lütfen. Kendine gel artık. Tam şu an kendine gel. Ayın birinde değil, pazartesi değil, saat buçuk olunca değil. Şu an. Geç olmadan. Rica ediyorum senden, yalvarıyorum. Olmak istediğin kişiye ulaşmak için çabala artık. Nelerin seni iyi hissettirdiğini en iyi sen biliyorsun. Yaşadın daha önce o güzel hislerini, yaşamaya devam etmek senin elinde. İradene sahip çık, sonucu seni kötü etkileyecek şeyleri yapmayı bırak artık. Lütfen Alperen. Yapma bunu kendine. Neden böyle yapıyorsun? -korkuyorum çünkü. Sıkılmadın mı korkmaktan, düşünmekten, çevrenden dolayı kendini gerçekleştirememekten. Aş artık bunları. Sen bundan çok daha fazlasısın. O iyi alpereni geri istiyorum ben. İnsanları üzmeyen, iyi niyetli, o herkesin sevdiği Alperen. O çocuk çok güzeldi. Güzel ol. Karşılık beklemeden güzel ol, iyi ol. Bil ki o zaman iyi olacaksın, iyi hissedeceksin. Önemli olan da iyi hissetmek değil mi zaten.
Reklam
O sizin gibi bir adamdı ve ölüm anı gelip çattı. O ne bundan daha önce ölebilirdi,ne de daha sonrasına kalabilirdi.
Bundan böyle her anı birlikte geçirmeyi İkimiz de arzuluyor, Buna can atıyorduk. Ömrümüzün sonuna kadar. Engeller varsa da halledilirdi. Bize bakarsanız, baş edilemeyecek bir şey olamazdı. Alt tarafı birkaç karar alacak, bir takım tercihler yapacaktık ...
Romantizmden gerçekçiliğe geçişin ön şartı, Türk milliyetçili ğinin sadece geçmiş merkezli bir tarihsel-anı ideolojisi olmaktan çıkıp geleceği, Türk milletinin güçlü geleceğini kuracak somut politik projeleri geliştirmesine bağlıdır. Bugün Türk milliyetçilerinin bu noktadan çok uzak oldukları görülmektedir. Oysa, Cumhuriyet'i kurarken ve daha sonra Cumhuriyet'i korurken Türk milliyetçileri ortaya somut projeler ile çıkmışlardır.
Mehmet Savaş Hocaefendi anlatıyor.. Konya'da askerlik şubesine gittiğimde; biri yarbay diğeri binbaşı iki rütbeli asker vardı. Beni görünce binbaşı selam verdi ve ayağa kalktı: "Buyurun oturun." dedi. Yer gösterdi, öbürü ayakta bekliyor. Binbaşı öbürüne "Bu değerli bir hocadır, tanışmanızı isterim." dedi. Öbürü, "Ben
Bir gün, bazı insanlar için sadece bir anı olacaksınız. Elinizden gelenin en iyisini dürüstçe yapın ki, güzel hatırlanın.
Voltaire
Voltaire
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.