İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
"27 Aralık 1919 günü Mustafa Kemal Paşa dan Ankara'ya geldiğinde çok varlıklı olmasa da belirli bir servet birikimine sahip, muhafazakâr görünümlü ancak dünya ile teması bulunan ve gayet örgütlü bir şehir ile karşılaşmıştı. Asıl önemlisi, stratejik önemi haiz demir yolu Ankara'ya kadar uzanmıştı. Ankara halkının Mustafa Kemal Paşa'ya ve teşebbüslerine desteği de açıktı. Bu yüzden Ankara, Millî Mücadele'nin merkezi haline geldi. Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşuyla da İstanbul hareketi Ankara'ya ve dolayısıyla Anadolu'ya entegre oldu. Ayrıca İstanbul'daki meclisin Ankara'ya taşınması bir meşruiyet esası olarak kullanıldı. İstanbul'daki hükümet artık işlevlerini yerine getirememesi sebebiyle millet adına bütün karar organlarının Ankara'da toplandığı vurgulandı. Ankara'nın Milli Mücadele'nin kazanılmasındaki rolü ise hiçbir zaman unutulmadı." İlber Ortaylı
Sayfa 25 - Kronik Kitap / 4. Baski
Reklam
Atatürk'ün tabutu Taut'un katafalkında 20 Kasım 1938 tarihinde bütün gün ve gece boyunca kaldı ve tıpkı 16-19 Kasım tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda olduğu gibi, tabutu Türk ulusunun ziyaretine açıktı. Atatürk' ün devlet cenaze töreni 21 Kasım sabahı, saat 9:30' da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar ve diğer milletvekillerinin katılımıyla yapıldı. İlk olarak, tabut katafalktan alınarak tekrar top arabasına yüklendi. Daha sonra İngiliz, Alman, Rus, Yunan, İranlı ve Yugoslav şeref kıtaları, bu sırayla geçerek resmi bir biçimde tabutu selamladı. 34 dost ülkenin temsilcileri (büyükelçiler, maslahatgüzarlar, ataşeler ve diğer diplomatlar) selamlama törenini caddenin karşısından, Ankara Palas Oteli merdivenlerinden izledi.
9.Bölüm : İmzalar ve Kağıtlar
Suat Karen'in odası en az bir Ankara sabahı kadar soğuktu. Kumru'nun bir anda dile getirdiği cümle odayı adeta temelden sarsmış, adamı hiç beklemediği bir yerden vurmuştu. "Yarışmadan çekilmek istiyorsun..." dedi Suat, "Yarışmaya birkaç saat kala..." "Evet,'' dedi Kumru, son derece mahcuptu, "Gerçekten üzgünüm ama aşamadığım bazı şeyler var...'' ''Yapabileceğim, yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" dedi adam. "Aslında yok. Yaşadığım kazayı biliyorsunuz. Sanırım onun depresyonunu yeni yeni yaşamaya başlyorum. Üstelik bir de kötü bir haber aldım." "Neymiş o?" "Annem... Organ nakline ihtiyacı var ve bunu ona sağlayamayacağımı öğrendim..."
Afşın'ın Vefatı: 05 Kasım 1960 tarihinde Nejdet ve Reşide Sançar'ın 17 yaşındaki oğulları Afşın vefat etti. Nejdet Sançar, Atsız'ın çok sevgili kardeşiydi ve bütün aile Afşın'ı çok seviyordu. Sançar ve Atsız ailesi yasa gömüldü. Atsız, 06 Kasım sabahı erkenden trenle Ankara'ya hareket etti. Trende Afşin için "Vedâ" adlı bir ağıt yazdı: Ne ümitlerle gelip dünyaya, / En güzel ismi takındın: Afşın! / Böyle erken bırakıp gitme neden? / Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın? // Kaldı senden bize bir gamlı sedâ; / Bir vedâdır o sedâ, sade vedâ!... Önce Toprak dergisinde çıkan Vedâ şiiri, Afşın'ın mezar taşına da yazıldı. Atsız, Afşın'ın cenazesi vesilesiyle gittiği Ankara'dan 09 veya 10 Kasım'da dönmüş ve Millî Birlik Komitesi içindeki çekişmeleri arkadaşlarına anlatmıştı. Ona göre "milliyetçiler" dediği grup mücadeleyi kazanacaktı (Deliorman 2000: 148-149).
TARİHLER VE OLAYLAR (1960-1975) 13 Ocak 1960: Atsız, Falih Rıfkı Atay'a yayın yolu ile hakaretten İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde yargılanıyor. 27 Mayıs 1960: İhtilal. 38 subay ve general iktidara el koyuyor. İhtilal bildirisini, 27 Mayıs sabahı 04:36'da, 1944 sanıklarından Alparslan Türkeş okuyor. Cemal Gürsel Devlet Başkanı,
Reklam
235 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.