152 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
“BANA GÜNEŞİMİ GETİR…”
79 Yıllık ömrün 7’sinde görmek, gördükten sonra bir daha görememek ve göremeyeceğinizi de bilmek, buna inanabilmek, var olmanın dayanılmaz ağırlığıdır.. Âşık Veysel’in hayat hikâyesi, kronolojiye bağlı kalan bir biyografi olarak değil de, yürekte derin bir sızı bırakan bir belgesel-anlatı olarak yazılmış. Hakkında çok şey duymuştum fakat bir o kadar da bilmediklerim olduğunu fark ettim bu kitapta. En çok etkilendiğim kısım görme yeteneğini kaybetmesiydi. Çocukluğundan yetişkinliğine kalbindeki o büyük sevgi, sazının telinde hayat bulmuş. Gönül adamı olduğunu hepimiz biliyoruz, ama olaylar karşısındaki dik duruşu ve bunun yanındaki o naifliği çok etkiledi. Kitabın son bölümünde Âşık Veyselle bazı insanların ortak anılarına yer verilmiş. Topraklarımızdan çıkan Âşık Veysel gibi değerlerimizi tanımak için güzel bir otobiyografik eser…
Bana Güneşimi Getir
Bana Güneşimi GetirSinan Yağmur · Kapı Yayınları · 082 okunma
Benim içimde hınç yok, burukluk var. Uyudum galiba sonra. Başka bir şey hatırlamıyorum. Ama aklımdan son geçen aşağı yukarı şöyle bir şeydi. Birtakım tuhaflıklar, birtakım noksanlıklar.. Âşık Veysel kördü, Beethoven sağırdi, Muhammed Ali ise... (Neydi?)
Reklam
Atamıza yazdığı Cumhuriyet Destanı şiiri
“Cumhuriyet’in 10. yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer’in talimatıyla bütün halk ozanları daha önce kaleme aldıkları ‘Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal’ konulu şiirleri okumaya başlar. Bunlar arasında Âşık Veysel de vardır. Cumhuriyet’in 10. yıldönümünde Atatürk için yazdığı mısralar, Âşık Veysel’in İlk Şiiri olarak kayıtlara geçer. 39 Yaşındaydı, o güne kadar başkalarının türkülerini, deyişlerini söylemişti. Şimdi yeni bir evreye giriyor, kendi dilini yaratıyordu. Sazını sırtladığı, eşeğine atladığı gibi Ağaca Kışla nahiyesinin yolunu tuttu. Atatürk’e yazdığı destanı ilk orada çaldı söyledi. Destan öyle beğenildi ki, Veysel’in Sivas’tan dışarıya çıkmasına vesilesi olmuştur. İşte o ‘Cumhuriyet Destanı’ şiiri: ‘Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası Kurtardı vatanı düşmanımızdan Canını bu yolda eyledi feda Biz dahi geçelim öz canımızdan. Sinesini hedef etti düşmana Ölmüşken vatanı getirdi cana Çekti kılıcını çıktı meydana Gören ibret aldı meydanımızdan..’ (destan böyle uzayıp gidiyor).” Sonra İstanbul’a varılır. Radyo evinde söylerken şiiri, Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nda kalırmış. Atatürk radyoda dinlemiş, radyo evine aratmış, orada bulamayınca Veysel’i, tüm İstanbul polisini onu bulmaları için seferber etmiş fakat bulamamışlar. Ertesi gün Veysel bunu duyunca Dolmabahçe Sarayı’na varır. Lakin Atasını bulamaz. O kadar üzülmüştür ki. Eşi Gülizar Hanım daha sonra şöyle anlatır olayı: ‘Âşık Veysel ömrünce iki şeyden nedamet duydu; Birincisi askerliğe gidemeyişi. İkinci de çok istemesine rağmen Atatürk ile görüşememesi…”
Ahmet Kutsi Tecer
“Tolstoy şöyle diyor: ‘Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; Ya bir insan bir yolculuğa çıkar. Ya da şehre bir yabancı gelir.’ Âşık Veysel’in hikâyesi de böyle ortaya gün yüzüne çıkacaktı.. Sivas’a gelen yabancının adı Ahmet Kutsi Tecer’di. Âşık Veysel’in ‘Gönlümdeki yeri babamla eşdeğer’ dediği yabancıyı bir tanıyalım. Kudüs’te doğan, babasının oradaki görevi bitince gençliği İstanbul’da geçen, eğitimci, edebiyatçı, halkını seven bir gönül adamıdır. Anadolu’da taşra ve şehirlerde öğretmenlik, idarecilik yapmış, kitap aşığı bir öğretmen, şair ve tiyatro oyun yazarı. Âşık Veysel’i Türkiye’ye tanıtan, ‘Orada bir Köy Var Uzakta’ adlı şiirin şairidir. Sivas’ın ozanlar diyarı olduğunu bilen o dönemin il milli eğitim müdürü Ahmet Kutsi Tecer, 5 Aralık 1931 tarihinde 3 gün sürecek olan ‘Halk Şairleri Bayramını düzenler. Tüm beldelere haber salınır. Sivrialan’da bu haberi duyan Âşık Veysel önce katılmakta isteksiz davranır. Âşık Veysel’in Şairler Bayramına gitmek istememesinin sebebi, üzerine giyecek doğru dürüst elbisesinin olmamasıdır. Yakın dostunun ve eşinin iknası üzerine civardan 14 halk şairiyle beraber bu bayrama katılır. Âşıklar Bayramı sonrası çekilen hatıra fotoğrafı sayesinde, Veysel’in ilk kez fotoğrafı da olur. O fotoğrafta da görüldüğü üzere, üzerinde kol kısmı sökülmüş eski bir ceket, altında kazağa dönüşmüş şekilde bir siyah mintan, altında keçeden yapılmış şalvar, şalvarın paça kısmı yün çorabın içinde ve burnunun ucu sökülmüş, kalın bir ip ile dikilmiş, boyası dökülmüş bir çarık, vardır.”
Veysel’in dergâhta okuduğu ilk deyişi
“Veysel’im yoktan geldim, yok oldum gittim. Ben diyenler yalan, gerçeği seçtim. Bir buhar hâlinde göklere uçtum. Kayboldum o sırlı renge boyandım.” ~Âşık Veysel~
Sayfa 50 - *Âşık Veysel’in, Salman Baba’nın Niyaz Meclisinde sazı eşliğinde okuduğu ilk deyişKitabı okudu
Surete değil, sirete bakmak. Nenelerimiz, dedelerimiz güzellik geçicidir evladım, insanın ahlakı iyi olsun, demezler miydi hep? Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa, diyen Âşık Veysel, koca bir geleneği iki mısrada anlatmamış mıydı hepimize?
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.