Bu seriyi seviyorum. Hoş, sıcak, samimi. Kırsalda olması da başka hoşuma giden bir mevzu. Ayrıca bu kitapta eski aşıkların yeniden kavuşma durumu vardı ki, benim zayıf noktam.
Yalnız bu kez olay basit bir ayrılık değil. Yıllar önce bir şantaj yüzünden yaşanmış ve Foster'ın Talia'nın en yakın arkadaşıyla evlenip onu terk etmesiyle sonuçlanmış. Sebebi her ne olursa olsun (bana göre ihanet ve affedilmez) Aradan 7 yıl geçmiş ve gerçeği ona hiç açıklama gereği duymamışlar. Sonra gelip özür dilemek bana biraz çiğlik gibi geliyor. Bilemedim. Ben olsam o kadar kolay affedemezdim herhalde.
Bahaneleri her ne kadar ciddiymiş gibi görünse de, bence başka bir yol bulunabilir, iki taraf da bu kadar acı çekmeyebilirdi.
Talia'ya bu olayda Foster'dan daha çok üzüldüm yalan yok. Bence adam hiç geri dönmeseydi daha iyiydi. Benim fikrim bu tabii. Kitap kendini okutturdu yine de. Diğer kardeşlerin karmaşık hijayesinin spoilerını da finalde gördük. Şimdi yeni kitabı bekliyoruz.
Marcel Proust'unkine en çok benzettiğim romanı bu oldu.
Yani kendimi Kayıp Zamanın İzinde serisinden bir romanı okur gibi hissettim. Proust'un sosyetedeki her kişiyi ayrı ayrı, detaylı ve boğucu tasvirleri bu romanda da vardı. Bütüne hiçbir katkı sağlamayan unsurlarla doluydu roman. Evet, tamamlanmamış bir kitap
