Ama sonra, sonra? Kuşkular başladı: Müslüman doğmuşum. Neden? Müslümanlık, bir üstünlükse, ne­den başka bir çocuk hıristiyan doğuyor da, ben müslüman doğuyorum? O çocuğun suçu ne? Benim üs­tünlüğüm ne? Müslüman anababanın çocuğu değil diye, hıristiyan çocuğu ölünce neden cehennemde yansın?
Sayfa 315 - NESİN YAYINEVİ 17. BASKI
Türk adı, Batılılar için olduğu kadar Türkler içinde müslüman ile eşdeğer olmuştu. Türklerin İslamiyete bağlılıklarının ciddiliği ve gerçekliği düzeyine başka hiçbir halkta rastlanmamıştır. Bu yüzden, Türk hanedanlarının koruması altında büyük bir Sünni canlanmasının başlayıp yayılması hiç şaşırttı değildir.
Reklam
Bazı Müslüman uluslarda, peçe kadınlar için bir hapishane durumunda: Onlarla birlikte dolaşan gezici bir hapishane. Ancak Muhammed'in kadınlarının yüzleri örtülü değildi ve Kuran' da, kadınların ev dışında saçlarını bir örtüyle kapamaları tavsiye edilse de peçe lafı hiç geçmiyor. Kuran' a göre yaşamayan Katolik rahibeler saçlarım tamamen örtüyorlar ve Müslüman olmayan pek çok kadın, dünyanın çeşitli yerlerinde başörtüsü, eşarp ya da başka bir örtüyle başlarını kapatıyorlar. Ancak özgür bir seçimin giysisi olan eşarpla, kadını yüzünü gizlemeye zorlayan erkek egemenliğinin sembolü olan peçeyi birbirinden ayırmak gerekir. Yüzleri kapatmaya çalışanların en azılı düşmanlarından biri olan, Muhammed'in torununun kızı Sukeyne sadece peçe kullanmaya karşı çıkmakla kalmadı, itirazını yüksek sesle de dile getirdi. Sukeyne beş kez evlendi ve bu beş evliliğinin hiçbirinde kocasına boyun eğmeyi kabul etmedi.
Hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli mahşer gününde, Allah-u Teâlâ ism-i Hakem’in tecellisi ile bazı kimselere özel ikram ve ihsanda bulunacak ve onları Arş’ının gölgesinde dinlendirecektir. Evet, Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah-u Teâlâ, yedi sınıf insanı, Arş’ının gölgesinde barındıracaktır: 1) Âdil devlet başkanı, 2) Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, 3) Kalbi mescidlere sevgi ile bağlı Müslüman, 4) Birbirlerini Allah için sevip birliktelikleri ve ayrılıkları Allah için olan iki insan, 5) Güzel ve mevki sahibi bir kadının gayrimeşru davetine: “Ben Allah’tan korkarım.” diye yaklaşmayan yiğit, 6) Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, 7) Tenhada Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.” (Buhârî, Ezân 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91)
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Sebe suresi 24. Ayet
Ey Müslüman! İnkârcılara de ki: “Söyleyin bakalım, gökten yağdırdığı ve yerden çıkardığı nîmetlerle size bunca rızıklar sunan kimdir?” Onların da itiraz edemeyeceği cevabı kendin vererek de ki: “Elbette Allah’tır! İşte biz, her şeyi yaratan, yöneten ve besleyen bir tek Allah’a kulluk eder ve yalnızca O’nun hükmüne boyun eğeriz. Siz ise, yaratamayan, rızık veremeyen başka ilâhlar ediniyorsunuz. Bu durumda, her ikimizin de doğru yolda olması mümkün değildir. Ya biz müminler, ya da siz inkârcılar; ikimizden biri doğru yolda, diğeriyse apaçık bir sapıklık içindedir! Aklınızı kullanın ve kimlerin doğru, kimlerin yanlış yolda olduğuna kendiniz karar verin.”
Bizim bakışlarımızın yoğunlaştığı insan, Allah'ın ona verdiği adı, kendi tanımı olarak kabul eden insandır. Bu insan iman etmiş, Allah ona "Müslüman" adını vermiştir. Bundan böyle bu insanın bütün yapıp ettikleri kendi tanımına sahip çıkmaktan ibarettir. Müslüman sözü kapsayıcı bir tanımdır, ayrıca başka sıfatlarla desteklenmeye ihtiyaç göstermez.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.