Yerliler, mutantların kendilerine özgü özelliklere sahip olduklarını düşünürler. Bunlardan birincisi, mutantların uzun süre açık havada yaşayamamasıdır. Pek çok mutant, yağmurun altında çıplak durmanın nasıl bir duygu olduğunu tatmadan bu dünyadan göçer giderler. Onlar, zamanlarını yapay biçimde ısıtılmış veya soğutulmuş yapılarda geçirirler ve dışarıya çıktıklarında normal bir sıcaklıkta bile başlarına
güneş geçer.
İkinci özellikleri mutantların artık Gerçek İnsanlar'ın sahip olduğu iyi sindirim sistemine sahip olmamalarıdır. Onlar yiyecekleri toz haline getirir, eritir, kimyasal işlemler uygular ve saklarlar. Doğal besinlerden daha fazla doğal olmayan besinler tüketirler. Hatta bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki, temel gıdalara ve havadaki polenlere karşı alerjiler geliştirmişlerdir. Kimi zaman mutantların bebekleri, annelerinin sütlerini bile sindiremezler.
Bahar toprakları gibi derinden derine
Kabarıp durdu bunca yıl içimde
Bir kadını gün ışığında sevmek tutkusu
Tutup ince bileklerinden, başını
Gezdirmek omzumda, göğsümde
Yollar çarşılar içli sözler boyunca
Olmadı bir türlü olmuyor
Bilmem ki nelerin yürek bağı dilimde
Utandım sıkıldım beceremedim…
Ne içtiğim rakı ne şu yayvan şarkı
Ne de etin açlığı bu
Bir çift güzel söz söyle yeter
Bir çift güzel söz
Gülüşünle süslü, halimle uyumlu…
Kendimi bağışlamayı, yargılamamayı ama geçmişten ders almayı öğrenmem gerekiyordu. Bana kabul etmeyi, içten olmayı ve başkalarının da aynını yapabilmesi için kendimi sevmeyi öğrettiler.