Yarın Çok Güzel Bir Gün!
Merhaba arkadaşlar. Uzaylılar var mıdır? Bu durum hala dünyamızın en büyük gizemi. Başlasak tartışmasına, bitiremeyiz. En baştan söyleyeceğimi söylemek istiyorum, kitabın iki farklı baskısı var. Benim okuduğum tam metin baskısı. Her zaman olduğu gibi yazarı okumak isteyenlere istedikleri zaman gönderimini sağlayacağız.
NOT ! : Arkadaşlar 5 bölümden sonrasını yayınlamayacağım.Buraya kadar yayınlamamın sebebi insanlara okutup olumsuz eleştiri alıp kötü yanlarımı görmekti.Beş bölümün genel hikayeyi kafada tam oluşturamayacağının farkındayım hatta %1 bile oluşturmaz desem yanlış olmaz ama şuanlık bu kadarının yayınlanıp insanlardan anlatımım üzerine yorumlar almayı
Bir cisim yaklaşıyor. Bir meteor taşı, dünyamıza çarptığında her şeyi alt üst edecek bir şey. Büyük sözler edebildiğimiz kadar, iyi anne ve babalar da olmak zorundayız. Çocuklarımızı ekran önünde unutursak, onlar bir daha evin yolunu bulamayabilir. Kendi evine hayrı olmayan insanların dünyayı değiştirme ihtimali yoktur. Önce biz ekranlarımızı kapatalım, sonra çocuklarımızın elinden şefkatle tutup onları ekran başından kaldıralım. Konuşalım, gülüşelim, gözlerinin içine bakalım. Sevgi beş duyuya ihtiyaç duyar. Dijital dünya görsel alanı yeğliyor. Biz bununla yetinmeyelim. Koklayalım, dokunalım, işitelim, görelim. Yeri geldiğinde tadalım. Bir kucaklaşmayı e-posta ile gönderemeyiz. Gözyaşını facebook mesajıyla silemeyiz. Sevdiğimizin omzuna twitter ile yaslanamayız. Bize gerçek lazım. Elimizi uzattığımızda dokunan bir el, yüzümüzü döndüğümüzde sevgiyle süzen gözler lazım. Omzumuza sahte zafer madalyaları takmasa bile, gerçek daha güzel. Yürüyen ölüleri diriltecek şey, dikkat ve sevgidir. Dikkat, bir kez verdiğimizde geri alamayacağımıza göre, onlara sunacağımız en büyük hediyedir.
Bir cisim yaklaşıyor. Bir meteor taşı, dünyamıza çarptığında her şeyi altüst edecek bir şey. Büyük sözler edebildiğimiz kadar, iyi anne ve babalar da olmak zorundayız. Çocuklarımızı ekran önünde unutursak, onlar bir daha evin yolunu bulamayabilir.
Bu incelemede okuma zevkini etkileyecek spoilerler olabilir.
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Anlattıkları o kadar akla yatkındıki okuduktan bir süre sonra bile olası dünya dışı yaşamla karşılaşmamız böyle olur dedim. Bahsetmeden olmaz: bence kitabı anlamak için en azından belli bir seviyede fizik bilmek gerekiyor
Kendi adıma öncelikle şunu söylemek isterim. Bir dönemi salt bir tarih kitabından okumaktansa, birinci ağızdan o dönemin tanıklarının ağzından okumak her zaman daha çekici ve öğretici gelmiştir.
Goethe’nin “Almanya hiçbir şey ifade etmez, ama münferit her Alman çok şey ifade eder.” alıntısı ile açılan kitapta Sebastian Haffner, çocukluğundan
bir cisim hızla yaklaşıyor dünyanıza. geliyorlar ne güzel geliyorlar,
ne güzel. chibas mı jim hendrix mi morrison mu soysal olup
geliyorlar belki. öldürülmüş atlar olup geliyorlar. kaysı çiçeklerini
almışlar yanlarına. geliyorlar, ne güzel. güneş salıncağını ay salıncağını
ve lavanta kokusunu almış geliyorlar. dağların kanayan yerlerini.
annelerin en haklı ihanetlerini. çocuklar kadarkırlangıç olup
geliyorlar. korkusuzlar sanki. hiç umutsuz kalmamışlar sanki. aşk
bile yaşamışlar: aşkmış bu durmadan. geliyorlar, ne güzel.
öldürülmüşlerle geliyorlar. sovyetlerle..
Hayy Bin Yakzan bebekken bir adaya bırakılıyor. Ceylan onu bulup sütüyle besliyor. Hayy Bin Yakzan çevresinde olan biteni gözlemleyip ona göre hareket ediyor, ceylan yaşlanıp öldüğünde Hayy Bin Yakzan önce onu inceliyor, kalkmadığını görünce sebebini merak edip içini açıp inceliyor kalbine bakıyor, sonra aynı şeyi diğer hayvanlara da yapıyor