Dinî ihtiyaç ve bu dünyada tecrübe edilen kısıtlı varlık alanının ötesine yönelik bir anlam arayışı insanlığın hep var olan bir özelliği olmuştur. Bu iddia yalnızca teolojik bir ifade değil, aynı zamanda antropolojiktir. Hatta ateist bir düşünür bile bunun böyle olduğunu rahatlıkla kabul edebilir. Din ihtiyacını sonunda imha etmek, türlerin mutasyonu gibi bir şeyi gerektirir. Aydınlanma düşünürlerinin radikal olanları ve onların çağdaş entelektüel mirasçıları din konusunda işte böyle mutasyona benzeyen bir şey umdular. Ama bugüne kadar böyle bir şey olmadı ve yakın gelecekte de olması mümkün gözükmemektedir. Kısacası, yeniden canlanan dinî hareketlerin sekülariteye yönelttikleri tenkit şudur: Aşkınlıktan (semâvîlikten) yoksun bir insan varlığının gücü, kuvveti ve anlamı yoktur. Peter L. Berger /Sekülerizmin Gerilemesi
Deli konuşmam
Hep aynı ben Kendimden sıkılan hep aynı olan ben Her zaman ki gibi Aynı oda,aynı pencere,aynı dolap ve yatağım dibindeki aynı terlik Ve çizgi filim karakterleri gibi hep aynı pijamalar Kapı aynı yerinde ve hiç sıkıldığinı görmedim belkide o da içine kapanıktır Hiçkimseye anlatmak istemez hep kapalı kalmak ister Kapıdan izin almadan
Reklam
Bilge Kral Aliya'nın kaleminden: Kur'an'ı nasıl okumalıyız? Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, Kur'an'ı anlayarak okumanın ne kadar mühim olduğunu bizlere anlattığı yazısında "Daha önce özetlediğimiz bu neticelere ulaşmak ancak Kur'an'ı bir bütün olarak değerlendirmeye tabi tutarsak mümkündür; yoksa sadece bir cüzünü alarak değil. Bunun için ben
"Erkek ve kadın, iki farklı hayvan. Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan. Mesele bu değil, mesele başka. Niye sevsin pembe tülleri kırmızı pancurları Ve niye aynı evde yaşasın bir fille mesela Aha kırılacak bir vazo birazdan. Bir yatırımcı değiliz, tamam Öncesinde büyük hesaplar, planlar, bütçeler filan Ama sevmek diye
FEVZİ ÇAKMAK KİMDİR? Bir gün askerde komutanımız bize tarih dersi veriyordu. Malum tarih dendi mi akla “Atatürk” gelir. Aynen öyle komutan “Atatürk şöyle kurtardı, böyle kurtardı…” diye anlattı da anlattı. Sözlerinin sonunda da “sorusu olan var mı?” diye sordu. Ben şöyle elimi kaldırır gibi oldumsa da vazgeçtim ama komutan fark etmiş “sor sor”
Sovyet yönetmen Andrei Tarkovski, 10 Temmuz 1984 günü Milano’da yaptığı basın toplantısında, artık ülkesine dönmeyeceğini, ancak hangi ülkede kalmak istediğine henüz karar vermediğini açıkladı. 52 yaşındaki yönetmen, 20 yıllık sinema uğraşında altı büyük film gerçekleştirebildiğini, ülkesini, dilediği yoğunlukta çalışma olanaklarına erişemediği
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.