Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lady from smyrna
gözlerindeki yağmur altında bir gar tenhalığı susmuşluğu gemisiz kalmış ulu bir liman uykularını çiğniyor yıldızların kalabalığı rüzgârlı deniz kapılarını açtığı zaman kıvılcımlar uçuyor ısınmış saçlarından içindeki barut çizgisi kimsenin tutamadığı sarhoşluğu ayakları kesik ikinci bir insan güvertedeki kadın sarhoşların anlamadığı bütün yenik gözleriyle yalnızlığa bakan geceleyin ürkek bir gemi geçti mi uzaktan dudaklarında giderilmez bir korku bulaşığı acımış bir iç sıkıntısı dilinin ucunda kalan bugün arsız ölümün hayâsız sırnaşıklığı yarın bir iyimserlik gayzer gibi fışkıran yenilmişliğinin mazutlu çamurundan
BİR GÜN DİYE BAŞLAYAN… Kutsal Bir gün yaşlı bir adam, tarlasında çalışırken birden durdu. Üstüne bastığı toprağa baktı. Tohuma can veren toprağa… Sonra uçsuz bucaksız görünen dağlara… Üzüm salkımları takıldı gözüne; yeşil yapraklarına, incecik dallarının ucundaki şerbetli meyvesine sanki ilk defa görüyormuş gibi hayretle baktı. Başı dönmeye
Reklam
Deniz abim, bir süre sonra bizi aştı; toplumun mülkiyetine geçti. 6 Mayıslarda biz bile kalabalıktan mezarlığa yanaşamaz olduk. “Ben kardeşiyim,” diye yol istediğimde, “Hepimiz kardeşiyiz!” cevabını alıp gururlandığım çok olmuştur.
Sayfa 172
“Hakikat, deniz tabanına yerleşen bir çapa gibi tepeden düşerek beni ezip geçti.”
Sabahattin Ali, 22 (26?) Aralık 1932'de başlayan hapisliğinin aşağı yukarı dört ayını Konya'da geçirir. Karşılaştığı sorunları ve göğüslediği güçlükleri 8 Ocak 1933 günlü mektubunda dile getirir: "Dün Asliye Ceza Mahkemesi'nde tam bir seneye mahkum edildim. Darısı dostlar başına kolay hazmedilir şeylerden değil, hele Konya Hapishanesi
Güneşte
Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana. Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk Kaygılandım dilsiz bahçıvanı. Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları. Bir araba geçti incelmiş yoldan El salladı biri, belki tanıdık, Belki değil, süreksizliğin eşanlamı. Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı, Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya Dalgınlık, deniz ve sardunya. Rüzgar alıp götürdü balıkçı teknelerini Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz Hangi derinlikte dölleyerek denizi Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya. Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin Burun deliğine kedinin ve köpeğin. Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül Donmuş kalmışlar tek başlarına. Duvarda bir resim, resimde kalabalık Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman, Breughel nasıl da toplamış bunca Ortaklığı ve uyumu biraraya, Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz, Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Güneşte
Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz Güneşte çözülür ve kayartar bir yana. Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk Kaygılandım dilsiz bahçıvanı. Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları. Bir araba geçti incelmiş yoldan El salladı biri, belki tanıdık, Belki değil, süreksizliğin eşanlamı. Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı, Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya Dalgınlık, deniz ve sardunya. Rüzgar alıp götürdü balıkçı teknelerini Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz Hangi derinlikte dölleyerek denizi Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya. Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin Burun deliğine kedinin ve köpeğin. Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül Donmuş kalmışlar tek başlarına. Duvarda bir resim, resimde kalabalık Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman, Breughel nasıl da toplamış bunca Ortaklığı ve uyumu biraraya, Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz, Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Sayfa 231Kitabı okudu
Osmanlı'nın Yönetim Şekli Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti
BENEKLİ KURDELA Karnım doyunca, eski defterleri karıştırdım. Sekiz yıldan beri dostum olan Sherlock Holmes’un yöntemlerini incelemekteyim. Notlarıma göz gezdirdiğim zaman, olağanüstü yetmiş meseleye rastlıyorum. Feci, komik, acayip olanları var, ama hiç biri sıradan, basit değil. Sebebi meydanda, Holmes herhangi bir işle uğraşmaz, o para
1.000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.