Merhabalar. Bu ay ciddi anlamda öykü kitaplarına doymuş oldum. Öykü okumaya aşırı aşırı seviyorum çünkü her öykü kitabında ayrı ayrı yaşamlara tanıklık etmek hoşuma gidiyor. Başkalarının yaşamını okumak, başkalarının acısına üzülmek, başkalarının sevincine sevinmek benim için farklı bir yerde. Öykülerin genelde sonları gerçekten çarpıcı oluyor ve insanda etki bırakıp düşündürüyor. Bunu da çok seviyorum. Okuduğum şeylerin üzerinde düşünmek farklı bir hisse neden oluyor. Bu yönden çok fazla tatmin eden bir kitaptı. Kitapta en sevdiğim öykü kitabın ilk öyküsü olan Merve öyküsü oldu. Merve'nin içindeki acıyı anlayabiliyorum. İkinci öyküyse "Hatıra Defteri" oldu. Her öyküyü gerçekten severek okudum. Yazarın anlatımı, dili, olayları aktarışı ve karakterlerin hissettiği duyguları okuyucuya aktarışı başarılıydı. Bunun dışında kapağını aşırı sevdim. Zaten Okur Kitaplığının kapak tasarımları aşırı hoşuma gidiyor ve bu kapak aşırı sevdiğim bir kapak oldu. Kitabın adı da bence merak uyandırıcı. Kitapta hiçbir sorun ya da kitapta hiçbir eksiklik görmedim.
️ Birbirinden güzel ve anlamlı 13 hikayeden oluşan bu öykü kitabıyla okurken içsel bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Her öyküde kendinizden ve günümüz problemlerinden bir şeyler bulabiliyorsunuz. Varoluş sancılarına parmak basıyor. Kalemi sade ve akıcı olması sebebiyle 'bir öykü daha' diyerek bütün kitabı elinizden bırakmadan okuyacaksınız. En sevdiğim, en etkilendiğim öykü şu veya bu diyemeyeceğim. Bütün öyküler bende apayrı bir yer edindi. Etkisinden uzun süre çıkamayacağıma eminim.
'Kambur' öyküsündeki çocukların ve aile bireylerinin yaşadıkları, hissettikleri ve en önemlisi ebeveynlerin çocuklarına karşı davranış şekillerinin onları nasıl acı bir sona götürebileceğini gözler önüne seriyor.
Okuyanların uzun süre etkisinden çıkamayacağına, her bir öyküyü okuduktan sonra durup düşüneceğine neredeyse eminim.
Öykü sevenlere tavsiyemdir.
Bu tarz okumayanlar da bir şans verirlerse bu zamana kadar neden okumadım düşüncesiyle karşı karşıya kalabilir.
Kitapla kalın
Bir sepet dolusu güzel öykü ile merhaba olsun yeni güne, hepinize. Karlı, soğuk, fırtınalı bir günden içinizi ısıtacak bir eser
Neslihan Saraç baskısından "Sana Anlatacaklarım Var." Toplum olarak hepimizin gerçeğini içeren öyküler var eserde.
Ailesi tarafından sevilmeyen, anlayış gösterilmeyen çocukların yaşadıklarını, çevresi tarafından dışlanan, konuşulmayan bireylerin ruh hallerini, kırgınlıklarını çok güzel kaleme almıs değerli yazarımız @sevdeniz49 .
Ailemizde, çevremizde ,birebir yakın temasta olduğumuz bireylerde çok fazla olan sorunlar bunlar. Kimi öyküler güzel biterken , kimi koca bir hüzün bıraktı yüreğime. Ama çok sevdim. Bu aralar çok güzel öykü kitapları okuyorum, bunun mutluluğu paha biçilemez.
İki öykü vardı art arda çok etkiledi beni ;
Büyümeden Öğrenilen Şeyler başlığı altında ,
️Kambur
️İnanmak Üzerine
Gözyaşları eşliğinde okudum, nedendir bilmem ama çok etkiledi beni. Üslup, yalınlık ve akıcılığı ile kayıp gidiyor eser elinizden. Hayatın yorgunluğuna güzel bir ara vermek isteyenler için çok şiddetle öneririm bu güzel eseri. Keyifle okunsun. Ve dokunsun hayatınıza. Biraz empati kazandırması dileği ile.
Biz https://1000kitap.com/dilhunn__ moderatörlüğünde okuduk #masalkitapligii grubumuz ile. Beraber nice okumalara. Sevgi ile kalın ve kalbinizin bir köşesine kitaplar dizmeyi unutmayın.
Öykü okumayı çok seviyorum bunu bilmeyen yoktur sanırım. Bana göre öykü yazmak roman yazmaktan daha zor, neden derseniz, 100 sayfalık bir romanda okuyucuya verilmesi gereken mesajlar, hisler kolaylıkla verilebilirken, öykü de bunu 3 sayfaya sığdırmak zorundasınızdır. Bir öykü 3 sayfada beni içine çekip, farklı hislere sürüklüyorsa alkışı hakediyor. Tıpkı bu kitap gibi.. İçerisinde 13 öykü bulunan kitabın adından da anlaşıldığı gibi bize anlatıcakları var. Yazar anlaşılır ve daha günlük konular işlemiş öykülerinde. Kendine has üslubuyla, bir çırpıda okunuyor. Hikayeleştirilmiş hayatlar, birbirinden farklı karakterler, benim gibi öykü okumayı sevenlere tavsiyemdir, beğeniceksiniz eminim, öyküyle kalın ️
Sessizlik
(...) O korkunç ses, sessizliği kalın bir çizikle yırttı. O yırtıktan, yokluğa gönderdiğim hayallerim hayalet misali odaya doldular da oradan beynime sızmaya çalışırken sessizliğimi parçaladılar sanki.
(...)
Sessizce gelip sonra beynimde çığlık çığlığa dans eden hayaletleri kovdum beynimden, hayallerimle beraber.
O gün ruhum bedenime küstü. Kalbimin kırılırken çıkardığı sesler yıllardır kulaklarımda uğulduyor.
Cama baktım... Beşinci kattaydık.
Sen Uyurken
(...) Annemin bana her baktığında yüzünde okuduğum acı, içimde çözülmemek üzere düğümleniyordu. Bana yeniden bağışlandığını söyledikleri bu hayatı, saatin saniyelerini hiç durmaksızın sayarak geçiriyordum. Birkaç saniye sadece birkaç saniye diyen iç sesim ise hiç susmuyordu. Önce cılız bir fısıltı olarak duyduğum ses gittikçe yükselerek beynimin kıvrımlarında dolaşıyor ve kalbimi kanatarak hep beni suçluyordu. Sonra yine saatin sesi... tik taklak ve saniyeler arasında zaman algımı kaybettim.(...)
Susmak Körlük ve Kırmızı
Gri Deniz
(...) Tarif edilemez bir âlemde, gri ve mavi renkli, durağan ama ışıklı bir suyun içindeydim. Gözyaşımın tuzu dudaklarıma değince; ağladığımı, gözpınarlarımdan yaşla beraber kristal parçalarının döküldüğünü, her parçanın bölünüp çoğalarak beni çepeçevre kuşattığını inceden bir ürpertiyle fark ettim. Baktığım her zerrede hayatımdan bir parça, film karesi hâlinde dönenip duruyordu. Sesler duyuyordum kimi ayırt edebileceğim kadar tanıdık, kimi ise kime ait olduğunu net çıkaramadığım, anlamlı- anlamsız, karmakarışık sesler... Sessizlikle beraber çoğalarak onlar da itişip karışarak koşarcasına içime doluştular. (...)
SEN UYURKEN / Sevda Deniz K.
...
Bulunduğum nokta karanlık, varla yok arası bir yer. Aslında tanımlayamadığım bir boşluktayım. Etrafımdaki herkes ve her şey; yaşananlar, yapıp ettiklerimiz ve söylenen anlamlı-anlamsız cümleler-cümlelerim, yavaş yavaş bu boşluğa kayıyor. Varlığım sessizliğe gömülüyor. Aynı anda hem çok acı çektiğimi, hem de hiçbir şey hissetmediğimi bilmek beni huzursuz ediyor. Zehir tadı var ağzımda. "Zehir zıkkım olsun." dedikleri için belki de...
...