Helvayı kim yiyecek Biri Kadiri, biri Nakşi, biri Bektaşi olmak üzere üç derviş seyahate çıkmışlar. Yolda giderken Kadiri ve Nakşi dervişler şeyhlerinin kerametlerini anlatıyorlar, Bektaşi de sükût ile onları dinliyormuş. Bir köye uğramışlar. Köyde bir eve misafir olmuşlar. Köylü onlara yemek getirmiş. Karınlarını doyurmuşlar, o sırada bir
KOCA RAGIP PAŞA, HAŞMET VE FİTNAT HANIM ARASINDA ŞAKALAR Osmanlı şairlerinin en büyüklerinden olan Koca Râgıp Paşa ile en ünlülerinden Haşmet ve kadın şairlerimizin başında gelen Fitnat Hanım arasında bir takım latifeler yapıldığı rivayet olunur ve halk arasında bu latifelerin muhtelif şekilleri tekrarlanır. Bu üç şair, çağdaş oldukları için
Reklam
Dervişe sormuşlar; İnsanın başına gelecek en güzel nasip nedir…? Derviş demiş ki; Herkesin bir şeyler anlatmak istediği şu yalan dünyada,seni dinlemek isteyen birine rastlamaktır…🦋
Bütün Alıntılar
Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor. 13 "Ejderi boyasan da derisini boyarsın, kemikleri aynı kalır." 30 "İnsan boş bir tüfektir ama bakarsın birgün patlar." 54 Adamın
Dervişe sormuşlar ; " İnsanın başına gelecek en güzel nasip nedir Derviş demiş ki ; " Herkesin bir şeyler anlatmak istediği şu yalan dünyada , seni dinlemek isteyen birine rastlamaktır .
Sevgi
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. "Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine "şimdi" demiş ermiş, "sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan "işte" demiş ermiş, "kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima."
Reklam
383 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.