Bûf-i kúr ( Kör Baykuş) hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı ama yine de düş görürken düşte olduğunu bilmenin bilincinin hakim olduğu Sâdık Hidâyet romanı..
Sanki Kafka'dan Dönüşüm, Dostoyevski'den Yeraltından Notlar, Stefan Zweig'dan Olağan Üstü Bir Gece kitaplarını okuyordum. Bu çağrışımı uyandırmasının sebebi kesinlikle insanın varoluşunu içsel sorgulamlarını esas alan bir roman olmasıdır. Kitaplardan hayatı öğrenemeyiz. Ama bazen yazarların hayatlarıyla kimi zaman eserlerini birleştirip anlam süzgecimizden geçirip ruhumuzda yer aldırırız. Yazar, İran iç savaşı, göçler, cinayetler, ideolojiler arasında sıkışan ruhun sahibi.. herşeyin bambaşka olmasını istemiştir belki de bu yüzden intihar etmiştir kim bilir..
Uyandığında sesini kaybetmekten, bağırdığında çığlığının duyulmamasından korkan, duvardaki gölgesiyle konuşanların romanı bir serzeniş ,dünyadan anlaşılmayı bekleyen son bir not gibi..