Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tesettür
BİRİNCİ HİKMET: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünki kadınlar hilkaten zaîf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için, fıtrî bir meyli var.
Sayfa 190 - Envâr Neşriyat •• (Yirmidördüncü Lem'a/1.Hikmet, 2.Hikmet, 3.Hikmet, 4.Hikmet)
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım. Bir filmde görmüştüm doktor: senin gibi gene bir doktor olan ve sözüm meclisten dışarı, delice planlar kuran
Reklam
Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar, Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar? Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar. Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin; Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin!.. Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var; Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var? Bana yeter diyorsan, şu üç günlük îtibar; Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin, Bunlar masal diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!.. Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân; Paramparça olurdu.. Dağ Allah korkusundan. Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan? Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin, Haddini bilmen için.. Daha Kur’ân ne desin!. ~√~
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Gıybet ederek oruçları bozulan iki genç kızın hikayesi
Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: “Günün birinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanlara o gün oruç tutmalarını emretti ve ‘Ben izin verinceye kadar kimse iftar etmesin' buyurdu. İnsanlar o günü oruçlu geçirdiler. Nihayet akşam olup iftar etme vakti geldiğinde insanlar gelip Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden iftar etmek için izin istiyorlar, O da izin veriyordu.Bir adam gelip ‘ Ey Allah’ın Resûlü! Ben bugün oruçluydum. Eğer izniniz olursa orucumu açayım ’ dedi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ona izin verdi. Bunun arkasından birkaç kişi daha geldi; onlara da izin verdi. Sonra bir adam daha geldi ve ‘Ey Allah’ın Resûlü! Senin yakınlarından iki genç kız var; onlar da bugünü oruçlu geçirdiler. Ancak yanına gelip iftar etmek üzere izin almaya utanıyorlar. Onlara izin ver de oruçlarını açsınlar’ dedi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona cevap vermedi. Adam ikinci kez sordu , yine cevap alamadı . Üçüncü kez sordu yine. Dördüncü kez sorduğunda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem , ‘Onlar oruç tutmadılar! Sabahtan akşama kadar insanların etlerini yiyen bir kişi nasıl oruçlu olabilir ki! Git ve onlara eğer oruç tutmuşlar ise kusmalarını, midelerindekini çıkarmalarını söyle’ buyurdu. Adam gitti ve Resûl-i Ekrem’in söylediklerini onlara anlattı. Bu iki kız da Allah Resûlü’nün dediği gibi kustular ve parça parça etlerin çıktığını gördüler. Adam gidip durumu Resûlullah’a bildirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ‘Nefsimi elinde tutan Allah adına yeminle söylüyorum ki eğer o et parçaları karınlarında dursaydı , onların yüzünden cehenneme girerlerdi' buyurdu.
Uzak diyarların birinde dört eşiyle birlikte yaşayan bir kral varmış. Bu kral, dört eşini de sahiden pek severmiş. Dördüncü eşinin üzerine çok titrer, gözlerinin içine bakarmış. En güzel elbiseleri onun için yaptırırmış, en değerli mücevherleri ayaklarının altına serermiş. Üçüncü eşine de ayrıca çok düşkünmüş. Güzelliğiyle gururlanırmış.
Reklam
Çorak bir arazi mi gördün bilki Yahudi geçmiştir.
(Hristiyanlığı bozan yahudi vezir. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.) Taassub yüzünden hıristiyanları öldüren yahudi pâdişahın hikâyesi • Yahudiler arasında, Îsâ düşmanı ve hıristiyanları öldüren zâlim bir hükümdar vardı. 325 • Halbuki peygamberlik zamanı ve nöbeti Hz. Îsâ'ya gelmişti. Mûsâ devri geçmişti. Öyle olmakla beraber o
Sayfa 33 - ÖtükenKitabı okuyor
Mesela, bir tek âyet iken yüz on dört defa tekerrür eden بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ‌ cümlesi, Risale-i Nur'un On Dördüncü Lem'a'sında beyan edildiği gibi ~arşı ferşle bağlayan ve ~kâinatı ışıklandıran ve ~her dakika herkes ona muhtaç olan öyle bir hakikattir ki milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiyaç var.. Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiyaç ve iştiyak vardır..
BU FASIL BENERCİ'NİN KENDİNİ NİÇİN ÖLDÜRDÜĞÜNE DAİRDİR «Kalküta şehrinin ufkunda güneş yükseliyordu. Atları ışıktan, miğferleri ateş bir ordu bozgun karanlığı katmış önüne geliyordu. Güneş yükseliyordu..
Hatim el-Esam, Şakîk-i Belhî'nin sohbetlerine devam eden talebelerinden biriydi. Bir gün Şakîk-i Belhî ona: "Otuz senedir benim yanımda bulunmaktasın; bu zaman içerisinde ne elde ettin?" diye sorar. Hatim el-Esam: "Ben okuduğum ilimden sekiz faydalı şey elde ettim, onlarda bana yeter. Çünkü kurtuluşumun bunlarda olduğunu
Sayfa 13 - PDFKitabı okudu
330 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.