69. VASİYET Muhiddin-i Arabî ks buyuruyor: Secdeyi çok yap! Yemini çok etme! Hüküm sahibi bir memur olmaya heves etme! Eğer olmuşsan; öfkeli hâlinde, içinde bir sıkıntı varken, aç karnına, acele bir işin varken hüküm verme! Kimseye benim Mevlâm deme! Mevlâ Allah’ındır. Dinînde, imanından istifade edeceğin kimselerle sohbet et! “Allah
Sağlam bir Müslüman, kendisine ve etrafındaki insanlara maddi ve manevi güç veren sağlam temelli bir imana sahiptir. Birkaç basit adımı takip ederek Allah sevgisi ve iyi bir Müslüman olma yolunda mesafe kat edeceksiniz. 1. Önce, her şeye kâdir olan Allah’ın varlığını ve onun vasıflarının bizim tahayyülümüzün ötesinde olduğunu kabul et. O, her
Reklam
Müslüman hakkıyla durmaz
“Müsterih olun! Belki bir duâ, çokça duâ,kalpten edilmiş bir duâ. Herşeyi değiştirir bilemezsin.
Başka Sözlerde izah edildiği gibi dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilan eder. Zâhirî maksatlar ise o duanın ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir, hakiki faydaları değil. İbadetin faydası, âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hasıl olmazsa "O dua kabul olmadı." denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi." denilir.
O güçlü bir duvar yıkandır, sessiz bir çaba içinde.
“Doğa’nın uçsuz bucaksız Huzur’u ana kucağı gibidir, çünkü tanımaz beni; atomların, sistemlerin uzak dinginliği, hakkımda hiçbir şey bilmediği için öyle kardeşçe davranır ki... Minnetimin bir ifadesi olarak enginliğinize ve huzurunuza bir dua okumak isterdim, nihayet onların sayesinde başardım kuşkuların, şüphelerin gölgesinde sevebilmeyi; bizi dinlerken bile dinleyemeyişinizi dinleyebilsem keşke, bakan gözlerinizin yüce körlüğüne baksam, bu hayalî gözler ve kulaklarla dikkat etseniz bana, dikkatli Hiçliğinizin huzurundayken, geri dönüşsüz bir ölümün mutluluğunu duysam; ve başka bir hayat umut etmeden hiç olmanın tadını çıkaran, bütün maddelerin tinsel renklerine sahip başka varlıkların olması ihtimalinin de, bütün Tanrıların da ötesine geçsem.”
Reklam
Ümmet-i Muhammed'in ömrü kısadır. Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine çok düşkün olduğu için Allah Teâlâya, "Yâ Rabbi, ümmetimin ömrü kısadır ve âhir zamanda yaşıyorlar. Kıyamet de yaklaşıyor. Ümmetimin ömürleri az olunca, hayırları, sevapları da az olur. Ben yarın huzur-ı mahşerde onların sevaplarının azlığıyla utanırım" diye dua etti, çok gözyaşı döktü. Bu niyazın karşılığında diğer peygamberlerin ümmetlerine bir günaha bir günah, bir hayra da bir hayır verilirken, ümmet-i Muhammed'in hayrını fazlalaştırmak için bir sevaba en az on sevap verildi.
"Herkes ara ara şunun muhasebesini yapmak zorundadır: 'Gerçekten ben tanındıkça sevilen biri miyim, yoksa tanındıkça nefret edilen biri mi? Benimle insani ve ticari ilişkiye girenler: 'Aman bir daha Allah, onu benim karşıma çıkarmasın!' diye çektiği zahmeti mi dillendiriyor, yoksa Hatice gibi: 'Ya Rabbi! Onu bana daha yakın eyle!' diye dua mı ediyor?' "
TANRI'M, birçok hacı birden olmak isterdim, upuzun bir sıra olup sana varmak için senden bir parça olayım diye büyük mü büyük: Sen yaşayan, ağaçlı yolları olan bahçesin. Böyle olduğum gibi gidersem, yapayalnız,­ kim fark eder ki? Kim görür sana geldiğimi? Kimi kışkırtır, kimi heyecanlandım ve kimi inandırır sana? Bir şey olmamış gibi devam ederler gülmeye. Ama mutluyum, yürüdüğüm için olduğum gibi, çünkü böylece beni fark edemedi, gülenlerden hiçbiri.
Her biri soluk alırken ışığı ile tüketti çukurun içindeki havayı, unuttu yaşını ve kendi suretini ve yaşadı penceresiz bir ev gibi ve ölmedi, ölüydü zaten uzun süreden beri.
Sayfa 106 - pdfKitabı okuyor
Reklam
Yalnızca biz, haddini bilmez, isteriz bazı bağlantılardan çıkıp dışarı özgürlüğün boş alanında, kendimizi akıllı güçlere bırakmak yerine bir ağaç gibi yükselmeyi. En uzağa götüren yollara sessiz ve isteyerek kendini bırakmak yerine, düğümlenmişiz bir şekilde, - kendini kapatan kişi her çevreye, yapayalnızdır o şimdi adlandırılamaz biçimde.
Sayfa 102 - pdfKitabı okuyor
Benim en büyük şansım yaptığım iyilikleri güzellikleri an­layabilecek, buna karşılık verebilecek kapasitede naif bir in­sana rastlamış olmam. Biz yokluğa, sıkıntılara, hastalıklaraberaber göğüs gerdik, beraber ağladık, beraber güldük; bel­ki de aynı duygusal yoğunluğa sahibiz diye bu kadar uyum­luyduk. Şimdi her gün dua ediyorum Allah'a bu mutluluğagölge düşürecek, hastalık, ölüm, dert vermesin diye. Allahımherkesi mutlu olabileceği iyi insanlarla karşılaştırsın.
Mercan, Çifte Sultanlar'a dua ettikten sonra takviye kuvvet istemek için camiinin bahçesindeki Hattat Osman'ın mezarı önündeydi. Hattat ne demek biliyordu tabii ki, siz Mercan'ı ne sandınız? Bütün Osmanlı dizilerini seyretti o. Mercan ellerini açmış; sen ki burada da yazıyor, çok önemli bir hattatmışsın. Mercan aracının gönlünü ettiğine kanaat getirdikten sonra muhatabını değiştirerek, Rabbim, bana bu hattatın yazısı gibi inci bir kader ver...
Sayfa 13
Zengin bir Atinalı deniz seyahatine çıkmış, ancak ani bir fırtına bindiği gemiyi batırmış. Diğer yolcular kurtulmak için yüzmeye başlamışlar, o ise tanrıça Athena'ya bir sürü şey vaat ederek yardımcı olsun diye dua etmiş. Yanından geçen başka bir kazazede, "Athena 'ya dua ederken, bir yandan kollarını da çırpsan iyi edersin," demiş.
ZEYNEL ABİDİN'İN GÖK GÜRÜLTÜSÜNÜ DİNLEDİĞİNDE VE BULUTLARIN SİYAHLIĞINA BAKTIĞINDA OKUDUĞU DUA muğlaklıktan hoşlanmıyorum Allahım, kısa şarkılardan, ova köylerinden, biletlerden ama karanlık seviyorum damar damar şimşeklerle süslüyse. gökyüzünde gezinir bulutların ve andığım öteki, arada bir bakınca geriye görürler sebepler sebebini dinliyorum gök gürültüsünü, taşan nedir diyorum diyorum kimler taşınıyor Allahım, bakıyorum, bulutlar kayıp kervanların ve hayalet gemilerin durup sustukları susup bir duman gibi birbirlerine sundukları bir kaygıyla uzun uzun baktıkları. amin. amin. veselamün alel mürseliyn.
Sayfa 26 - Profil kitap, ikinci baskıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.