İlahi Komedya, Dante Alighieri'nin yazdığı epik bir şiirdir ve Batı'nın en önemli edebi eserlerinden biri olarak kabul edilir.Sık sık 5. İncil olarak da adlandırılır çünkü barındırdığı evanjelik temalarla birlikte ve insan ruhunu odağına alır. Şiir, anlatıcı Dante'nin kurtuluş arayışıyla ölümden sonraki üç aleme yaptığı bir
«İdeal defterlerinin hikâyesini araştırmayı, civardaki yıllanmış kırtasiyecilere sormayı düşündüm. O hikâyeyi uydurmayı da düşündüm. Bir zamandizini, bir vakayiname, bir sözlü gelenek. Uydurmak. Defterlerin Ilyada'sı gibi, sözden yazıya. Meksika defterlerine dair uzun bir şiir. İki taraf arasında çıkan defter savaşları: kareliler ve çizgililer. Troya atı bir HB kalemi, Helen güzel bir beyaz silgi. İdeal defterlerinin hikâyesi epik bir şiir olmak için gereken bütün öğelere sahip.»
Çok fazla şiir kitabı okumadığım için başta belirtmem gereken husus, kitap hakkında her ne yazarsam yazıyım düşüncelerimin sizi olumlu ya da olumsuz etkilemesini istemiyorum... Zaten bunu kendimde yeterli görmüyorum.
İncelemeye başlamadan önce yazarı hakkında da birkaç birşey eklemek isterim.. 2017 yılından beri bu uygulamayı
Üstün muradı anlatmakta bu çok kısır ifadenin hedefini çılgınca arayan bir oluş hasretinden başka bir delaleti yoktu. Bulunması gereken bizzat hayattı; asıl hayat... Onu bul da evvelâ yaşa, sonra yaz yazabildiğin kadarını... Burada yaşaya- bilmekle yazabilmek beraber...
Garp âleminde, kendilerince yaşayabilenler, yâni duyup yazabilenler arasında,
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
• Poetika, sanatta edebiyat ve dil konularını ele alan, günümüze ulaşmış en eski felsefi araştırmadır. Aristoteles bu metinde komedya, tragedya, hiciv ve epik şiir kategorilerini ayrı ayrı ele alır. Tüm bu türlerin ortak özelliği, taklit yani mimesis unsurunu barındırmalarıdır.
• Aristoteles’in şiir sanatı ve tiyatroya yönelik tespitleri bugün bile sanat felsefesi alanında yararlanılabilecek niteliktedir. Bu bakımdan Poetika, yalnızca şiir ve tiyatroyla değil, genel olarak sanatla ilgilenen herkes için önemli bir kaynaktır.
• Herkese keyifli okumalar diliyorum..!
Yine bir şiir kitabı incelemesi ile karşınızdayım.
Cümlelerimi yazmadan önce şairin, şiir hakkında şu dizesini kesit olarak yazacağım;
...
“Mutluluk şiire yakışmaz,
bazen okunan şiirin altını
tuttuğun kalem değil,
gözyaşın çizer.”
...
Öncelikle hepimizin bildiği ama unuttuğu şiir türlerinden bahsetmek istiyorum bu inceleme de;
•Lirik Şiir:
«S.: "Bir kahraman nedir?"
C. "Epik bir şiir, bir zafer şarkısı, bir kitabe, bir öykü, bir epigram ya da hakkında kısa bir haber ya da sadece bir cümle yazmaya değecek bir şeye vesile olan kişidir."»
İlyada'yı okuma sebebim aslında Yunan mitolojisine ya da destanlarına merakım falan değil. Dünyanın en zor okunan kitabı dedikleri Ulysses'e başlamadan önce bir altyapı oluşturmaktı amacım. Bunun için Odysseia'yı okumak gerekliymiş (kurgu benzerliği) e onu da anlamak için İlyada tabii. Bunların yanında mitoloji sözlüğü ile yan
Homeros döneminde epik sözlü şiir, muhtemelen en azından destansı sunum sanatı hakkında temel düzeyde bir bilgiye sahip, hali vakti yerinde kişilerin eğitimlerinin bir parçasıydı. Nitekim bu sanatta usta olanlar, şiirsel bir üslupla doğaçlama yapılan sunumlar için gereken dilsel araçları öğrendikleri bir mesleğe mensup ozanlardı. Bunu yaparken ozanın uygun kelimeleri bulmasına, anlatımının mevcut somut bir düzeni izlemesine, hatta hikâyesini dinleyenlerin, sanki orada bulunmuşlar gibi olaya tanık olmuşçasına anlatılanları takip edebilmelerine özellikle dikkat edilirdi. Mevcut Homeros geleneğinin ozanları, bu anlatılanlara göre sosyal kültürün merkezinde yer alıyorlardı. Zenginlerin şenlik yemeklerinde, halka açık yerlerde, halk şölenlerinde ve toplantılarında şarkı söylerlerdi. Tanrılar ve kahramanlara ilişkin anlatılan tüm efsaneler hakkında sahip oldukları bilgi birikimleri sayesinde, bilginin temsilcileri olarak görülürler ve aynı zamanda ilahi hakikati ve insan ahlakını temsil eden ve bunlara özen gösterilmesini öğütleyen otoriteler olarak kabul edilirlerdi.
Kesin olan bir şey var ki İlyada'nın ve Odysseia'nın şairleri, kendilerini dönemin diğer şairleriyle bir araya getiren, kelimelere dökülmüş ve bunun yanında içeriksel ve şiirsel olarak üzerinde çalışılmış Erken Yunan şiir geleneğinden ilham almışlardır. Bu şairlerin "efsane tarihi" konusundaki engin bilgileri göz önünde bulundurulduğunda, o dönemde Yunanların, tanrılar ve kahramanlar hakkında sözlü olarak, yani yalnızca hafızalarının yardımıyla kuşaktan kuşağa aktardıkları çeşitli yerel hikâyeleri olduğu sonucuna varılabilir. Böyle bir hafızaya sahip olmak için Homeros dönemi öncesi gelenekte de kendine özgü, epik formüllerden oluşan bir şiir dili geliştirilmiştir. Bu dil, esnek bir şekilde tekrarlanabilen ve kullanılabilen cümle öğelerinden oluştuğu için, şiiri sözlü olarak terennüm eden şairlerin, performansları esnasında metinlerini sanatsal kurallara göre doğaçlama nakletmelerini mümkün kılmıştır.
Bir ayrılık ne kadar iyi anlatılabilir? Veya soruyu şöyle mi sormam gerek, bir aşkın anatomisi nasıl çıkarılır? Tek bakış, tek saniyeyle başlayan peri masalları mı daha etkilidir yoksa zamanla alışmanın getirdiği eşsiz hisler mi?
“Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan,
Ve başlangıçta yeralh meskenlerinin üzerindeki tapınakta uy kuya yatmış olanlara rüyada görünebilir olanlar sadece yerin derinliklerinin sakinleriydi. Homeros, insanların yakınında, meskun dünyanın belirli yerle rinde sürekli olarak toprak alhnda yaşayan tanrılar ya da daimonlardan biha berdir; ki bu nedenle kuluçka-kehanetler hakkında bir