MUTEZİLE VE ŞİÂ, SAYFA: XXXXIV
er-Râzi, tefsirinde bilhassa kelâmî mücadelelerini Mutezile ile yapmıştır. Kaza ve kader meselelerinde mutezileyi reddetmiştir. er-Râzî onların akidelerinin tümünü reddetmeye çalışır. Şiâ akidesinden müteessir olan Mutezileyi reddeder. Bu bakımdan Şia akidesini de reddetmiş olur. Tevbe meselesinde, (²³⁸), Mucize(²³⁹) hakkında, Bakara'nın 186.
Huzur Yay. 1. Baskı: 2020, 1. Cilt
Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlar ağacıyım, gibisi fazla. Başka bir şey istemem Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka. Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Reklam
Daidalos oğlundan sonra fazla yaşamadı. Uzuvları kül rengine büründü, sinirlerini yitirdi, bütün gücü dumana dönüştü. Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi. Daidalos da benim için öyle bir takmızyıldızdı.
Sayfa 156
Sahicilik
Kendimize sadık kalmayı seçtiğimizde, çevremizdeki insanlar neden ve nasıl değiştiğimizi anlamak için mücadele verecektir. Partnerler ve çocuklar gördükleri değişimler karşısında korku ve güvensizlik hissedebilir. Arkadaşlar ve aile sahicilik uygulamamızın onları ve onlarla ilişkilerimizi nasıl etkileyeceği konusunda endişelenebilirler. Bazıları yeni taahhüdümüzden ilham alabilir; diğerleri çok fazla değiştiğimizi, hatta belki onlardan vazgeçtiğimizi veya rahatsız edici bir ayna tuttuğumuzu hissedebilir.
“Bir insana fazla ve boş konuşmadan daha kötü bir şey verilmemiştir.”
"Mesela Ebu Bekir’in toplattığı Mushaf’ın, Mushaf’ı elinde tutan Hz. Hafsa ölür ölmez Mervan tarafından alınıp yakılmasının bir izahı var mıdır? Fitne çıkmasın diye diyorlar. Bu Mushaflar Hz. Osman’ın çoğalttığı Mushaf aynı ise neden fitne çıksın ve neden alelacele alıp yakıyorsun? Demek ki farklı. Eksik, fazla veya değiştirilmiş..."
Sayfa 272 - e-bookKitabı okuyor
Reklam
Kişi, geçmiş zamanlara nazaran hekim­lik sanatı, diyet ve ilaçlar sayesinde ölümü ertelemeyi daha çok ümit edebiliyor. insanlık tarihinde iyi-kötü bilimsel me­ totlarla yaşam süresinin uzatılmasının toplumun geniş ke­simleri tarafından böyle durmaksızın tartışıldığı başka bir ev­re yoktur. Hayat iksiri ve gençlik çeşmesi ile ilgili hayaller şüphesiz çok eskilere dayanır. Fakat bunların bilimsel veya sözde bilimsel bir biçime kavuşması, günümüzde gerçekleş­ti. Ölümün kaçınılmaz olduğu bilgisinin üstü, onu tıbbi teda­vi ve sigortalar yardımıyla daha fazla ertelemeye çalışarak ve bunun başarılı olacağı ümidiyle örtülüyor.
Sayfa 56 - PdfKitabı okuyacak
Kitap basit bir dille yazıldı ve netlik uğruna çok fazla ayrın­tıya girmekten kaçınıldı. Teknik terimlerden olabildiğince kaçı­nıldı, çünkü bu tür terimlerin net düşünmenin yerine geçmesine göz yumma tehlikesi her zaman vardır. Bu nedenle birçok okur, özellikle amatörler, nevrotik kişilik sorunlarının kolayca anlaşıl­dığı yolunda bir izlenim edinebilir. Ama bu bir yanılgı, hatta tehlikeli bir sonuç olacaktır. Bütün ruhsal sorunların zorunluluk gereği derin bir karmaşıklık ve anlaşmazlık özelliğine sahip ol­duğu gerçeğinden kaçamayız. Eğer bu gerçeği kabul etmek iste­meyen birisi varsa, ona kitabı okumamasını öneririz, çünkü kendini bir karmaşa yığını içinde bulacak ve hazır formüller arayışında düşkırıklığına uğrayacaktır.
İhracat ve Yatırımlara Bağlı Büyümenin Sınırları
Çin'in ihracatının 1979-2011 yılları arasındaki yıllık artış hızının ortalama yüzde 18 olduğunu söylemiştik. Aynı dönemde dünya ihracatı ise yılda ortalama yüzde 7 büyümüştü. Çin'in ihracatının dünya ihracatının iki katından fazla bir hızda büyümesi, dünya ihracatı içindeki payının sürekli artması anlamına gelir. Bunun da matematiksel bir sınırı olduğu açık: Çin, ihracatını en çok dünya ihracatının yüzde 100'üne ulaşıncaya kadar bu hızlarda artırabilir; daha sonra ihracatı ancak dünya ihracatının büyüme hızı kadar, yani dünyada ihracatın yakın geçmişteki hızlı büyümesi sürerse, yılda yüzde 7 dolayında artabilir. Ancak dünya ihracatının, 2008 krizinin etkileri geçse de sürekli dünya ekonomisinden hızlı büyümesi beklenemez. Dünya ihracatının geçtiğimiz on yıllardaki hızlı artışı, bu dönemdeki hızlı küreselleşme sürecinin bir sonucuydu; bu sürecin dengeye oturmasıyla dünya ihra- catının artış hızı da dünya ekonomisinin büyüme hızına, yüzde 2-3'ler düzeyine inecektir.
Dışarıdan korktukça içeriye hapsolduk. İçeriye hapsoldukça daha fazla ekranın ışığı yanıyor. Ve ekrandaki sınırsız kötülük, dışarıyı daha tahayyül edilemez bir karanlığa sürüklüyor belki de. Hata nerede, diye baştan soralım öyleyse. Hata hiçbirimizde değil. Ve hata hepimizde. Zaman değişiyor. İmkânlar artıyor. İmkânlar dâhilinde yaşamlar da farklılaşıyor. Bizler anne babamızdan daha konforlu bir hayatın içine doğmuşken evlatlarımız da bizden daha konforlu yaşıyor elbette. Öte yandan, her işimizi tuşlarla halleden yetişkinler olarak ekranların başından kaldıramadığımız gençlerimize öfkelenmeden önce, kendimize bir çekidüzen vermek gerekiyor belki de. Görgülü kuşlar gördüğünü işliyor. Teknoloji yalnız hayatı kolaylaştırmıyor. Bizler onu hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyor olsak dahi bizi izleyen evlatlarımız yanıp sönen sinyalleri, bildirim ve tuşları görüyor yalnızca. Bebekken yemek yedirmek için açtığımız videoları, başımızdan gitsinler diye indirdiğimiz bilgisayar oyunlarını hatırlıyorlar. Bugün makinaları kendileri kullanabiliyorken onlara “Dur.” demek istiyorsak, alternatif sunmalıyız önlerine. Ya da en iyisi bütün bağımlılıkların başlangıcında yapılan o hatayı yapıp “Bir kereden bir şey olmaz.” diyerek o ilk tuşa basmamalıyız hiç.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.