Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nitelikli okurların ve paylaşımların bulunduğu bir ortamda paylaşımın değil paylaşımı yapanın rağbet görmesi üzücü doğrusu. Biz buraya kimsenin bedenini, fiziğini, zihnini okumak için girmiyoruz. Tanımadığımız insanların gönüllerine giden yol da onların mesaj kutularından geçmiyor. Dolayısıyla tanımadığımız insanlara tanıdık bir metotla ve alfabetik sırayla "Günaydın, merhaba, nasılsınız?" mesajları göndermemeliyiz. Bu mesajların sonu "İsminizi öğrenebilir miyim?" sorusuna çıkıyor ve bu soru genellikle iyi bir niyet taşımıyor. Okunan kitapla ilgili mülâhaza, münazara, mükâleme ve mütâlaa yapılabilir, fikir ve görüşler alçakgönüllülükle belirtilebilir ancak hürmet hududunu aşmamak, üslûpta tavizkâr olmamak gerekir vesselâm. Amacı okuyamadığı kendisi değil okuduğu kitabı ön plâna çıkarmak, kendisine değil okuduğu kitaplara hayran bırakmak olanlara selam olsun...
Şeb i Arûs
Şeb i Arûs
Birçok erkeklerin, sürekli anlaşmazlıklara yol açan huysuzlukları vardır; bunlar, evliliğin erişilmez güzelliği olan evin ahengini bozar. Erkeklerin çoğunda küçük taraflar vardır; küçüklüklerse nifak kaynağıdır. Kimi erkek afif ve faal, ama sert ve haşindir; kimi erkek iyi kalbli ama inatçı olur; kimisi karısını sever, fakat isteklerinde kararsızdır; kimisi bir ihtirasa kendini kaptırır, duygularından borç öder gibi sıyrılır; kimisi zengin eder, hayatta tat tuz bırakmaz. Hülâsa toplumda yaşayan insanlar, kendilerine belli bir kusur isnat edemediğimiz halde, mükemmel olmaktan çok uzaktırlar. Fikir adamları ise barometreler gibi değişirler. Yalnız dâhilerdir ki doğuştan iyidirler.
Sayfa 32 - Milli Eğitim Yayınları 1965 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
288 syf.
9/10 puan verdi
Kitap Hakkında
Kompanzasyon sistemleri ve harmonik bozulma konularında kendisini geliştirmek isteyenlerin mutlaka edinmesi gereken bir kitap. Bu kitabı tam olarak anladığınızda pasif (detuned) harmonik filtreli yahut filtresiz kompanzasyon sistemlerini çok iyi kavramış olacak, arıza veya yeni tasarımlarda teknik olarak fikir beyan edebilir nitelikte olacaksınız.
Güç Kompanzasyonu
Güç KompanzasyonuYetkin Saner · Birsen Yayınevi · 20161 okunma
Spinoza'nın genç yaşında özgün ve bağımsız bir fikir adamı olduğu hususunda hemen herkes hemfikirdir.
Sayfa 165 - İletişim Yayınları
Ahahahha Tr'de hiçbir şey değişmiyor
İki Rus yazarının komünist düzeni yeren yazılarından ötürü mahkûm edilmesi Batı dünyasının sağcısını, ortacısını, sosyalistini, hatta komünistini bile öfkelendirdi. Eski bir komünist olan ünlü İtalyan romancısı İgnazio Silone: "Duruşma, şereften yoksun ve gülünçtür," derken, Fransız Komünist Partisi üyesi ve Marksist edebiyatçılarımızın baş tacı Aragon da vicdanının sesini susturamadı. Kararın doğru olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Yalnız sayın sosyalistlerimizin, o pek kahraman hürriyet âşıklarının hiç sesi çıkmadı. Yine üstte kalmanın yollarını aradılar ve kendilerine sorarsanız, buldular! Fikir özgürlüğünden yoksun bir ülkenin insanları imişiz. Diğer ülkelerin durumu bizi ilgilendirmezmiş. Önce kendi halimize bakmalı imişiz. İftira ettiğimi sanmayın, aynen böyle yazdılar. Okuyucularını aptal yerine koyarak, geçmişin hatırlanmayacağını sanarak... Önce kendi halimize bakmak... Yerinde bir söz. İyi ama, daha önceleri neredeydiniz? Aklınız yeni mi başınıza geldi? Kosigin Rusya'sında hürriyetlerin çiğnenmesi sizi ilgilendirmiyor da, Franco'nun İspanyası niçin ilgilendiriyor? Komünist İspanyol yazarları tevkif edildiği vakit neden feryat ediyordunuz? Lorca'ya hâlâ acıklı ağıtlar yazmanızın sebebi ne ola? Salazar'ın Portekiz'inden size ne? Mozambik'le niçin uğraşıyorsunuz?
“Şey… İnsan benim gibi hantal ve her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran biriyse, kendisi gibi olmayan insanları gözünde çok büyütüyor. Benim… Benim… geldiğim yerde, böyle insanlara atumai derdik. Bu insanlar, tökezlemelerine yol açacak aşırı tek bir adım bile atmazlar; paket bağladıkları ip hiçbir zaman bir santim bile kısa gelmez. Trafik ışıkları her zaman onlarla uyumludur. Acı, yatağa uzanıp acı çekmeye hazır oldukları zaman ortaya çıkar, şaka da onları güldürmesi uygun olduğu zaman. İşte dün, sadece bir süre için bu atumai’yi yaşama gereksinmesi duydum. Carla da böyle bir gereksinme duyuyordu. İkimiz aynı anda duyduk bu gereksinmeyi. Hapşırmadan önce, hapşıracağım diye karar vermezsiniz, birden hapşırıverirsiniz. Herhangi bir fikir ileri süren ya da başı çeken filan yoktu. Öyle, ansızın, kendi başımıza gidiverdik.”
Reklam
Aklını ve vicdanını maddi şartlara hapsetmiş bir zihinde ne akıl ne vicdan ne fikir ne de insaf olur. Böylelerinin düşünce ufku görebildikleriyle sınırlıdır. Aslında akıl ve vicdan yoksunu oldukları halde ahmaklığın verdiği özgüvenle kendilerini en akıllı zannederler!
Doğurganlık bir yarış değildir!
-Belki üçüzlerin bile olur! Bir avazda Janie'ye yetişirsin. Bir an, doğurganlığın bir yarış olmadığı gibi uçuk bir fikir geliyor aklıma, Akademik Yeterlilik Sınavları'na ya da takımın amigoluğunu yapmaya veya iyi bir üniversiteye girmeye benzemediğini söylemek istiyorum.
512 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Necip Fazıl Kısakürek, insan ruhunun mistik-trajik dehlizlerinde cesurca dolaşmış, kendi "Poetika"sını yazmış bir şair olarak modern Türk şiirinin, fikir ve dava adamı kimliğiyle de Türk düşünce hayatının baş aktörlerindendir. Çile, şairin yıllar içinde bütün şiirlerini ayıklayarak, düzelterek, sıralayarak oluşturduğu; altmış yılı bulan şiir serüveninin verimlerini kendi kurduğu bir yapı içinde topladığı bir başyapıttır. Behçet Necatigil'in sözleriyle: "Tekke şiirimizin verilerini modern Fransız şiiri ölçüleriyle değerlendiren, şiirlerinde soyut insanın evrendeki yerini araştıran; madde ve ruh problemlerini, iç alemin gizli duygu ve tutkularını dile getiren Necip Fazıl; dinç ve oturmuş bir dil, mazbut ve sağlam bir teknikle yazdı."
Çile
ÇileNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 201820,9bin okunma
Yeni bir fikir ortaya atan insanlar, Bu fikirleri başarıya ulaşana kadar deli muamelesi görür. MARK TWAIN
Reklam
Bkz: Abdurrahman Peşaveri
Ben İngilizce gazetelerin siyasete kaçan kısımlarını tercüme eder, Mustafa Kemal Paşa’nın kâtibi Hayati Bey’in getirdiği telgraflar arasından Anadolu Ajansı veya Hâkimiyet-i Millîye gazetesi için lâzım olan parçaları keser, bundan başka da, Mustafa Kemal Paşa’nın diğer muhaberatına ait yazıları hazırlardım. Burada Afganistan’dan bize gelmiş olan Abdürrahman adında bir genç Afganlı da bana yardım ederdi. Abdürrahman, Balkan Harbi esnasında Türkiye’ye gelmiş, tâbiiyetimize girmiş, Birinci Dünya Savaşı’nda bizim orduda hizmet etmişti. Ondan sonra da Rauf Bey ile beraber Erzurum’a gitmiş ve artık Mustafa Kemal Paşa’nın karargâhından ayrılmaz olmuştu. Bir parmağıyla fakat başarıyla, yazı makinesini kullanır, bundan başka da iş görmezdi. Bununla beraber, çok idealist, aynı zamanda Pan-İslâmist olduğu için, her şeyi o bakımdan muhakeme ederdi. Benim için onu tetkik faydalı oldu. Çünkü, Hindistan’da Aligar Üniversitesi’ nin mahsulü olan bu adam, bana Hint psikolojisinin nasıl bir sabit fikir hâlinde her şeye Müslümanlık noktasından baktığını öğretti.
FIKIR dediğin şeyin Karabet ustanın uduna benzemez suratı. O, ne şapırtılarla çiğnenen bir sakız, ne "Vatan-Silistre"de Abdullah çavuşun tiradı, ne de "Bir Akşamdı"da müteverrim bir bayan ilacıdır.
"Bir mıknatıs demir tozları içinde ne ise fikir de hisler içinde öyledir.”
İnsan bir fikri olmadan eylemde bulunamaz ama eylemi olmayan fikir de sadece zihinde bir tasavvur olarak kalır.
Sayfa 101Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.