bir hoşluğu olmak
1. garip veya tuhaf bir durumda olmak:
"Bir hoşluğu var üstünde bugün / Dursun Ağa'nın / Biraz başı ağrıyor / Biraz dişi ağrıyor" - Oktay Rifat
2. üzerinde bir neşesizlik, bir hüzün görülmek.
Gidip gelen, koşan sonrasız bir aynada.
Bir bahçede düşünen ağacın altında,
Gecikmiş bir gemiyi bekleyen rıhtımda,
O kendi kendinin içinde garip konuk.
Ben Orhan Veli
1914'te doğdum
1 yaşında kurbağadan korktum
2 yaşında gurbete çıktım
7'sinde mektebe başladım
9 yaşında okumaya
10 yaşında yazmaya merak saldım
13'te Oktay Rıfat'ı
16'da Melih Cevdet'i tanıdım
17 yaşında bara gittim
18'de rakıya başladım ve şarkı söylemesini çok sevdim
19'dan sonra avarelik
Oktay Rifat, çağdaş şiirimizin bu üç ustasının el verdiği 'Garip' akımıyla ilgili bildiklerini şöyle anlatır bizlere:
«On yıl kadar önce sıcak bir yaz günü, orta yaşlı bir köylü yolunu sormak için yanıma yanaştı. Üstünde partal bir palto, paltonun altında bir ceket, ceketin altında yelek, yeleğin altında da yakası iliklenmiş mintanı vardı. 'Yolunu gösteririm ama önce üstünden şu paltoyu çıkart!' dedim. Çıkarttı. 'Ceketi de çıkart!' Onu da çıkarttı. 'Şimdi de yeleği çıkart!' Çıkarttı. 'Çöz mintanının yakasını!' Çözdü. 'Sıva kollarını!' Sıvadı. 'Senin sorduğun yere şuradan gidilir!' dedim. Yürüyüp gitti. Giderken bir iki kez arkasına dönüp baktı. Kıssadan hisse: Garip hareketi her şeyden önce bir havalandırma hareketidir.»
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime
Ve diyorum: "İşin acele!
Bir gün ne el kalacak tutmak için,
Ne yürümek için bacak,
Ne bulutların seyri,
Ne de bir hatıra dünyamızdan;
Çünkü hatıralar kuşlar gibi
Dal ister koncak."
Oktay Rifat
Şiirde de, İkinci Yeni akımının karşılaştığı hücum ve itibar kaybı, '60'ların solculuğu hakkında fikir vericidir. 1950'lerin ortalarında adı konan bu akımın öncüleri, modern Türkçe şiirinin tartışmasız 'büyükleri' arasında yer alırlar: Ece Ayhan (1931-2002), İlhan Berk (1918-2008), Edip Cansever (1928-1986), Oktay Rifat (1914-1988), Cemal Süreya (1931-1990), Ülkü Tamer (doğ. 1937), Turgut Uyar (1927-1985). En geniş mezhepli tanımıyla sol kültür muhitinde soluk alıp veren bu şiir, o muhitte, 1960'ların başından itibaren hızla sertleşen bir reddiyeyle karşılaştı. Genel politikleşme ve popülerleşen toplumcu gerçekçilik nazarında, bu şiir "toplum sorunları ve yurt gerçeklerine ilgisiz", 'sorumsuz' bulunuyordu. Orhan Veli'yle (Kanık, 1914- 1950) özdeşleşen Garip akımının sıradanlığı, halkça bir yalınlık uğruna mazur görülebilirdi bu bakış açısından; ancak Garip'in yeniliğine nispetle İkinci Yeni'yi teşkil eden bu akım, fazladan 'züppe' bulunuyordu: Biçimin ve imgenin önceliği uğruna anlamsızlığa ve akıldışılığa kayabiliyor, güç anlaşılır olmakta beis görmüyor, neredeyse yeni bir divan şiiri seçkinciliğine yöneliyordu. Bu eleştiri, dönemin sol entelektüel muhitini hayli etkileyen varoluşçuluğu küçük burjuva bunalımcılığıyla damgalayan tepkilerle birleşiyordu.