Öğretmen İsyanı (mız)
"Kapitalizmin yerle bir ettiği bir gençlik. Aşk yok bir kere, aşk ! Aşkı kaybetmiş bu çocuklar. Dünyanın en güzel duygusunu kaybetmişler. Çıkma diye bir 'namussuzluk' var ama aşk yok. Çıkmayı biliyorlar ama gerçek anlamda aşık olmayı bilmiyorlar."
Sayfa 185Kitabı okudu
AŞKTA ESAS OLAN ÖZÜ BULMAKTI.
Sevgiliden gelen ezaya tahammül edebilmekti âşıklık. Meryem, o merdivenlerin ilk basamağındaydı. Hayat müzeyyin, yaşamak muhteşemdi. Sevgi denen muhteşem okyanus sadece insan kalbine yerleştirilmişti. Hiçbir göl, hiçbir ırmak, hiçbir deniz onu geçemezdi. Var edenin yansıması sonsuz bir okyanusken onun dışındaki sevdalar deryada damla kalırdı. O sebeple doyuramazdı insanı; saramaz, kucaklayamazdı. Çünkü kalbi onca çeken ve çelen şey içinde nefsin hoşuna giden her şey sönüp gidiciydi. Güzellik gidici, gençlik sönücü, güneş batıcı, çiçek solucuydu. Her ne varsa insan kalbini celbeden, batıp yiticiydi. İnsan kalbinin bunları sevmek için yaratılmadığını, bu sebeple bunların hiçbiriyle tatmin olamayacağına anlamıştı Meryem. Sadece Mahbub-u Bakinin muhabbetiyle tatmin olabilen kalpler, batıp kaybolan şeylere, makamlara ve servetlere bağlanamazdı. İnsan gitmeyene, yitmeyene, bitmeyene hasretti. Aşkın içeriği oydu. Sönüp gidenler ve yitip kaybolanlar aşkı tanımlayamazdı. Güneşin, yıldızın, günün ve gecenin yitip gidişini seyreden İbrahim Nebi ne güzel anlamış ve tanımlamıştı her şeyi: "Lauhubbil afilin!" "Batıp gidenleri sevmem."
Reklam
Genç Werther'in Acıları, o zamanlar 25 yaşında olan Johann Wolfgang von Goethe tarafından 1774 yılında yazılmış bir roman. Çoğumuzun bildiği gibi bu roman büyük bir sansasyon yaratmış, basıldığı dönemde gençleri intihara teşvik ettiği gerekçesiyle yasaklanmıştır. Mektup tarzında yazılmış bu romanın, edebi dil açısından son derece başarılı
Ben aşkı, büyüleyici bir parfümün notalarındaki çiçekleri keşfetme arzusuna benzetiyorum. Tepe notası, kalp notası ve dip nota; parfümün zamanla açılan kademeleridir. Kadın veya erkekte ilk dikkat çeken unsurlar olan gençlik, güzellik ve zenginlik, tepe notası gibidir. Sıkıldığı an duyulan ilk koku olması sebebiyle parfüm pazarlaması ve satışı açısından en çok önem verilen kademedir bu. Ne var ki en uçucu esanslardan oluştuğu için etkisi ancak birkaç dakika sürer. Bu nedenle parfüm alırken ilk duyulan kokuya göre yorum yapmamak, kendimize eş seçerken de sırf görüntünün yarattığı hislerle karar almamak gerekir. Biraz sabredip kalp notasındaki kokuların açığa çıkmasını beklemek daha doğru olacaktır. Çünkü parfümün karakteri, onu farklı ve beğenilir kılan bölüm bu katmanın içindedir. Tıpkı erdemli davranışların ancak güzel bir karakterle ortaya çıkması gibi. Dip notaya gelecek olursak, parfümün kalıcılığı ve başarısı, kokuya derinlik ve zenginlik katan bu kademenin ifadesidir. Derinlikli insanlara baktığımızda hepsi birtakım zorluklarla mücadele etmiş, büyük acılar ve kayıplar yaşayarak dibe vurmuş ve hüzünle yoğrulduğu o dipten vicdan ve merhametle çıkmayı başarmış, bilgelikte kendi zirvesini yakalamış kişiler. İşte en son duyulan bu kokuyu da insanın derinlerinde gizli acılarına, korkularına, pişmanlıklarına, hayal kırıklıklarına, kızgınlıklarına ve kırgınlıklarına benzetiyorum."
Zelter, "karşımdaki bu adam (Goethe), aşkı, gençlik acılarıyla dolu bütün bir aşkı sanki bedeninde toplamıştı," diye hayretle yazar. Bu candan dost Goethe'yi iyileştirmek için ona, kendi ürünü olan bu duygusal şiirleri büyük bir içtenlikle tekrar tekrar okur ve Goethe de hiç yorulmadan dinler.
Sayfa 244Kitabı okudu
"Aşk, Vefadır, Sadakattir, Güvendir, Sevgidir, Saygıdır..."
Aşk, kolay başarılabilecek bir olay değil. Biz hep kolaycı yaklaşıyoruz. Oysa aşk aynı zamanda "özveridir," "katlanmaktır", "çile çekmektir." Aşk şefkatle beslenen, sabırla ve azimle yürütülecek uzun bir maratondur. Bu koşuyu göze alamayan aşkı keşfedemez ve başaramaz.
Sayfa 235
Reklam
Bir yazar, "Tarihini bilmeyen nesil, tarih yazamaz" diyor. Bence bu çok anlamlı ve doğru bir ifadedir. Çoğu bilmiyor... Bilmek gibi bir çabaları da yok!.. Bugün üretmeyen, sormayan, bir papağan gibi ezberci, sadece seyreden bir nesil, bir gençlik ile karşı karşıyayız. Acaba bu hafta kim, hangi modaya uymuş? Bu hafta kim, kiminle beraber? Bu hafta hangi dizi hangi TV. kanalında? Bu hafta hangi şarkı indi, hangisi çıktı? İşte, günümüzde cazip hale gelen paparazzilik mesleğinin malzemesi halindeki gençliğimizin, televizyon ekranlarında bile övünç kaynağı haline gelen platonik aşkı, bu hale gelmiş durumda. Bir futbolcunun formasına dokunmak için oyun sahasına şuursuzca fırlayan gençlik... Gittiği konserde şarkıcının eline dokunmak için sahnede kendini yerden yere vuran ya da şarkıcısının eline dokunamadığı için intihara kalkışan zavallı bir gençlik... Pop'ların, Rep'lerin, Caz'ların cezbesine kapılarak ne yaptığını bilmeyen ve hatta kendini kesici âletlerle yaralayan bir gençlik... Alkolün ya da "Beyaz zehir" denilen uyuşturucunun esiri, tuvaletlerde ya da izbe yerlerde can veren, kapkaççı, asi bir gençlik... Bırakın şehitlere saygı duymayı, ecdadına, öz annesine, babasına, atasına küfreden, onlara el kaldıran ve hatta bazen silah çeken bir gençlik... Anne babasını reddeden, ya da anne babası tarafından reddedilen uyumsuz ve hırçın bir gençlik...
Sayfa 155
İnsan yeni bir şehre geldi mi başka oluyor. Bundan böyle sade geçecek hayatım. Eski bir aşkı hatırlayacağım zaman zaman, Her yeni günle değişecek gökyüzü, Bir sıcak rüzgardır esecek. Akşamları şöyle bir uzanacağım; Kırlara, gençlik parkına. Kayaş trenine bindin mi şehir dışı... içeceğim ayaküstü bir şeyler, Madem ki karar verdim sade ve yalnız yaşamaya. Alışacağım zamanla herşeye, Bu şehrin yabancısıyım İnsanları dost, sıcacık bir şehir. Bak, adım atışım bile değişti, Artık yeni bir hayata başlıyorum.
Gün gelir, hatırlamak bile bir acı olur, Gençlik aşkı, sevinci, daha dünkü ümidi... Yumruklasan göğsünü bir boş yankı duyulur.
Sayfa 139Kitabı okudu
Giriştiğiniz aşkı başarıyla yönetmek ve sonsuz bir mutlulukla süslemek istiyorsanız, dinimizi yaşamaya ve dinimizi yaşayan birisini sevmeye mecbursunuz.
Sayfa 95
426 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.