Mustafa Kemal'in gençlik aşkı
İstanbul, Mustafa Kemal'in gençlik aşkıydı; üniformasıyla cakalı bir şekilde sokaklarım arşınladığı, meyhanelerinde kadeh tokuşturduğu, mesirelerinde pikniğe gittiği, Harbiye' sinde arkadaşlarıyla gizli planlar yaptığı, sularında düşman gemilerini gördüğünde kederli bir kıskançlığa kapıldığı ilk göz ağrısıydı.
Kafkasya'daki savaşın niteliği değişiyordu. Mu­hafız Alayı'ndan çok sayıda parlak genç asker, düzenli Güney Ordusu'na ve dertlerinden kurtulmak ya da vakit geçirmek için onlarla birlikte savaşan sürgünlere ve paralı askerlere katıldı. Yeni gelen askerler, savaşın gidişatını derinden etkileyecekti. Or­dunun tam teçhizatlı olmasına
Reklam
Gün gelir, hatırlamak bile bir acı olur. Gençlik aşkı, sevinci, daha dünkü ümidi... Yumruklasan göğsünü bir boş yankı duyulur.
Sayfa 139Kitabı okudu
Gün gelir, hatırlamak bile bir acı olur. Gençlik aşkı, sevinci, daha dünkü ümidi ... Yumruklasan göğsünü bir boş yankı duyulur.
Sabah radyoyu açtığımda çalan şarkı ağzıma takıldı: Aşkınla yana yana kül oba da ocağım, bu gönül sayfasını artık kapatacağım. Geçse de gençlik çağım. GEÇTİ. Boş kalsa da kucağım. KALDI. Suzan’ı tanımamış olsaydım, Cihan’a duyduğum şeyin aşk olduğuna inanabilirdim. Oysa aşkı andıran bir heyecandan ibaretmiş. Böyle duygular var, insan yanılıp aşk sanıyor. Hani çok sevilen bir erkek arkadaş olur hayatta; arada aşkı andıran bir şeyler de vardır, sonra ayrı düşülür, insan hatırlayıp özler; öyle bir duygu sardı içimi sabah sabah; birden Cihan’ı özledim. Aradım. ‘Özledim seni’ dedim.
Bizi ölümün sesiyle çağıran, ölü yüzlerini göstererek sınayan, durmaksızın sınayan yaşam! İçimdeki bu güç, derinlerdeki, uzaktaki, bu belirsizce kımıldayan, gizemle kabaran, ama belirsizliği, sessiz derinliği, inatçı uzaklığına rağmen bir ilkdördünün hatlarını çizercesine kıvrılan o büyüleyici, korkunç kavisinin görünmez dalgalarıyla beni titreten, yerinde duramaz yapan, kıpırtısızken bile beni yollara düşüren, uçuran, esriten, şeytani bu güç -saldıran, diş geçiren, kahkahalarla gülen, kayıtsızca oynayan-yaşam aşkı diyordum ona, kaynayan saf yaşam, adını söylemekten, adlandırmaktan korkarak. Bu aşırılık korkutuyordu beni, bu sonsuz alma ve verme gücü, bu talepkârlık, sonuçta diyordum,
Reklam
358 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.