Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve ağır bir darbe vurdun..
'Gençlik aşkı işte, geldi geçti’ dedi abim, neden sonra, yalancı bir hüzünle. Ben bu masada seni harcatır mıyım hiç Suzan? Sana ait olan bir şeyin maskara edilmesine izin verir miyim? Gülüşler durulunca dimdik abime baktım: ‘Hangi gençlik aşkı on beş sene sürer?’ dedim. ‘Hangi gençlik aşkında hapishane kapısında yatılır, yüzlerce mektup yazılır? Suzan’ın seni uğruna ölecek kadar çok sevmesine gençlik aşkı mı diyorsun? Türkmenistan’a giderken yemin etmedin mi, ‘biraz para kazanayım döneceğim, hemen evleneceğiz’ diye?
Dünyanın, dünyamın sonu gelmiş gibiydi. Gençlik yıllarımdan sonra ilk defa kendimi canlı ve normal hissetmiştim. Aşkı bulmuş ama sonra da çok acı bir şekilde ne kadar geçici olduğunu anlamıştım.
Reklam
Niye? Gençlik kuşlardan daha özgürdür. Kimin gücü yeter aşkı durdurmaya Mutluluk sırayla herkese bahşedilir; Bitmiş olan şey yaşanmaz bir daha.
Kadının fiziksel görünümünden, gençlik ateşinden yoksun olsa da şiddetli arzuyla kendisini çeken ve bağlayan bedeninden bahsederken ne kadar sevimli olduğunu ancak ruhumun derinliklerinde hissedebiliyorum. Hayatım boyunca şiddetlu bir arzu ve ateşli bir özlemle yanan bir aşkı hiç böyle bir saflık içinde görmemiş, hatta böyle bir saflık içinde ne düşünmüş, ne düşlemiştim. Bu masumiyet ve bu gerçeği anımsayınca, ruhumun derinliklerinin kor alevi gibi yandığını, bu sadakat ve şefkat imgesinin nerede olursam olayım peşimden geldiğini, yanıp tutuşan benmişim gibi özlem ve hasret içinde olduğumu sana söylersem bana kızma..
Bu gelip geçici bir gençlik aşkı, sonunda olgunlaşıp bu sevdadan vazgeçecekler...
son kuşlar da havalandı şarklarımızdan şu yeryüzünden anlamı da kovunca geleceksiz bir gençlik aşkı nasl örgütlesin Arif Madanoğlu
Reklam
Yazarın bir şehre olan muhabbeti...
Kahire benim için eski bir sevgili.. O benim için aradan yıllar geçse de aynı güzellikte kalacak bir gençlik aşkı.. Onun karmaşa ve girdaplarına bakınca, onları seyre dalınca, kendi içimin karmaşa ve girdaplarını izlediğim hissiyle büyüleniyorum.. Kahire ruhumun içindeki müzikle karşılıklı yağan bir yağmur.. İncitmeyen bir güneş.. Beni yakan bir ateş ve beni ıslatan bir yağmur; ama yağmur da, ateş de benim.. Her Doğulu gibi, ben de biraz Kahire'yim.!
Sayfa 71
İçinde çok şey ölmüştü
.. ruhu bütün bağlayıcı güçlerini kaybetmişti. Hayat ona, bütün ekinleri ve çiçekleri kıran bir dolu yağmuru gibi geliyordu. Bakışlarında daha çok ıssızlık ve karanlık vardı. Bütün yolları saklayan, bütün bakışları kör eden ve yükselen çığlıkları acımasızca yutan geniş ve geçilemez bir karanlık. İçinde artık sadece suskunluk vardı, donuk, nefessiz suskunluk, ölüm sessizliği... Bir anda, içinde çok şey ölmüştü; daha henüz doğmamış bir çocuk gibi içinde yaşamak isteyen ve ışığa doğru çabalayan aydınlık ve neşeli bir gülüş... Gençlik, o özlem dolu kabullenmeler, geleceğe güvenen, isteyince açılan her kapının ardında sevinç ve parıltı uman. Samimi ve dünyaya güven duygusu besleyen..
"... Katenka, sözü çok sevdiği aşk konusuna getirdi. Felsefe yapmaya uygun bir ruh hali ve kibirli bir şekilde aşkı, kendi sahip olmadığın bir şeyi başkasında alma isteği diye tanımlamaya giriştim. Ama katenka bana ancak ayrılığa katlanabilen bir aşkın gerçek aşk olduğunu söylüyordu."
Sayfa 141
423 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.