Gerçek vermek, kişinin kendinden, özünden vermesidir. Emerson’un dediği gibi: “Yüzükler ve mücevherler armağan değildir. Gerçek armağanı veremediğin için dilenen özürdür. Gerçek armağan kendinden bir parçayı verebilmektir.”
Sayfa 33 - Kuraldışı Yayıncılık - 19. BaskıKitabı okuyor
Sefa Sür
Geçmiş günü beyhude yere yâd etme, Bir gelmemiş an için de feryat etme Geçmiş gelecek masal bunlar hep Eğlenmene bak ömrünü berbat etme. Niceleri geldi, neler istediler, Sonunda dünyayı bırakıp gittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler. Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek, Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek, Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün… Zira senin üstünde de otlar bitecek...
Ömer Hayyam
Ömer Hayyam
Reklam
Eylül... birkaç gün hava ne kadar güzel olsa, bu kadarcık geçici bir güzelliğe bile gönül borcu duymak gereken bir ay; içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, o güzel havaların, sürekli yazın artık nasıl geçmiş, yalnızca bir mâzi olmuş olduğunu hissettiren bir esef ve özlem ayı...
Düşünme benimseme ve kanma bu dünyanın rengine. zira bir gün sende unutulursun hiç var olmamış gibi..
Dopamin
Bazi iddialara göre her gün yaptığımız bir eylem, beynimizde 2000 parça çikolata yemek veya 25 bin dolar kazanmakla eş değer miktarda ödül uyarımını sağlayabiliyor. Ne mi? Nasıl mı? Çok da basit: Sadece bir gülümseme!
bir gün baksam ki gelmişsin bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar 'gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik' saçlarında ilkbahar. bir gün baksam ki gelmişsin gülüşünde taze serin bir rüzgar ellerin yine eskisi kadar güzel çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar
Reklam
Türkiye bir gün, işini, sorumluluğunu seven, çalışkanlığı uyuşuk aylaklığa tercih edenlerle kurtulacaktır. Ödevini benimsemeden, sevmeden ne kişinin, ne de toplumun yaşamı yaşama benzer.
Ölümün size hiç uğramayacağını sanırsınız. Korku imparatorluğunuzda güç zehirlenmesi yaşarsınız. Her imparatorluk bir gün çöker. Ölüm herkese uğrar.
Sayfa 210 - Ephesus yayınlarıKitabı okuyor
"hiç böyle olacağını düşünmemiştim,senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi,sana da kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar,sana ait ufacık bir toka o gün,işte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım..."
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Cümbezin Kızı Hakkında
Maviş, Hatice, Bir Resim Kalsın Bende'deki cesaretli küçük gelin, Suların Sultanı. Nenanne'nden dinlediğin masallara ve düşlere sığınman... Gözyaşlarım eşlik etti acılarınıza. Yazarın ödül töreninde yaptığı konuşmadan: "Akdeniz'in incisi Kıbrıs'ta koyun koyuna evlerde bir ağacın altına toplanıp sohbet edenleri kim ve neden ayrıştırdı?Sınırların önce gönüllere, dillere, selamlaşmalara çekildiğini tarih anlatmaz. İnsanların göç ettiğini söyler de göçün gönülde açtığı yaraya işaret edemez." " Bu çocukların azığı sözcükleri oldu. Adadan bir masal, bir koku, aileden yadigar bir hatıra ve bir gün dönebilmek arzusu..." "Onlar hayalet gelinlerdi ve şimdi ben cümbezin dalına astım hikayelerini. Gülcemal anavatana kavuşturamadı onları. Çocuklarımızın düşleri Kıbrıs'ın dalgalarıyla okşanan gemilerin direklerinde."Yazarı bu kitap sayesinde tanıdım. Başarılı bir kalem, anlatımı çok sıcak ve duygulu. Kendi dilinden masallar dinlemek insanı çocukluğuna, memleketine, yaşadıklarına götürür. Var olsun masallar ve anlatılar..
Cümbezin Kızı
Cümbezin KızıÜlkü Demiray · Bilge Kültür Sanat · 2024151 okunma
Reklam
Yenilmiş çıkılan bir harpte esir düşen bir subaya harp ettiğini hatırlatmamalı… Artık ne değeri var? Yenisine başladık. Harp etmek eskiden erkekçe bir işmiş. Şimdi insanca bir iş… Kadınlar bizden daha iyi dövüşüyorlar. Miting yapıldığı zaman burada olup Sultanahmet Meydanı’nı görmeliydiniz. Siyah çarşaflı bir kadın kalabalığı, memleketin üzerinde bir an siyah bir bayrak gibi dalgalandı. Bazı hareketler, o hareketin şeflerine neden o kadar büyük değer verdirebiliyor, ben işte o gün anladım. Miting tepeden tırnağa kahramanlıktı. Belki Fransa’da, İngiltere’de aynı iş bu kadar dehşetli, güzel, bu kadar heybetli olmaz. Şefler, işte bu halk kahramanlığını temsil ettikleri için erişilmez görünüyorlar. Kişiliklerinde gülünç yönleri olsa bile… Benim muharebe edişimle, sizin Avrupa’da rahatça yaşamanız şimdi artık aynı şey… “Harpte değildim” diye hiç üzülmeyin. “Sultanahmet Mitingi’ni görmedim”diye üzülmelisiniz! Kadınlar, muhallebici dükkanlarında, tiyatrolarda kendileri için gerilen kafesleri, tramvaylarda, vapurlarda çekilen perdeleri bir yıkış yıktılar ki… O gün Nedime benden daha erkekti vallahi… O zamana kadar “Erkek işlerine aklım ermez” diyen bir kadın… Bu sözle biraz da övünen bir İstanbul hanımı… Şimdi buraya geldikçe bana mürekkepten, kağıttan, baskı fiyatlarından, bayi hesaplarından, dahası dünya siyasetinden söz ediyor.
Sayfa 128
Risale-i Nur'u anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin mes'eleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler te'lif eyledim. Fakat ben, öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cem'iyetin iç hayatını, manevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur'anın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cem'iyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cem'iyet yoktur.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Diyojen kahkahalarla güldü ve köpeği çağırdı – çünkü artık arkadaş olmuşlardı, birlikte yaşamaya başlamışlardı – köpeği çağırdı ve dedi ki: "Bak, dinle ne saçmalıklar geveliyor! Bir sonraki hayatında Diyojen olmak istiyor! Niçin bir sonraki hayat? Niye erteleyesin? Bir dahaki hayatı kim bilebilir? Bir sonraki gün bile kesin değil, bir sonraki an bile kesin değil; nerde kaldı bir sonraki hayat!
Can Yücel ne de güzel söylemiş... Kulpu kırık fincanları, Zayıflayınca giyerim’ kotunu, Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri, Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi, Dibi kararmış tencereyi, Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları, Sırf genç ve
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.