392 syf.
9/10 puan verdi
Ayyyyy ben bu kitabı her an yiyebilirim. Hani ilk kitap için bir tık yavaş akıyor demiştim ya bunda asla öyle bir şey olmadı. Kitabı vakti olan bir insan okurken yutar o biçimdi. Konumuz bir tık karışık malum seri içerisinde farklı türleri bir araya getiren bir seri.( Fantastik, dönem,gizem vs vs) İlk kitabın sonunda ikinci kitap için yazar bize yeni bir cinayet sunuyordu. Ve ölüm meleğimiz Signa bu cinayetin peşine düşer. Tabi ona en büyük desteği bir önceki kitapta kurtardığı ve kaderlerinin bağlandığı kuzeni Blythe verir. ( Ara ara destekten çok köstek oldu hanımefendi ama olsun.) Bir cinayetin peşinde dönen, hem fantastik hemde dönem kurgusu. Ve yeni bir karakterimiz kitapta baş gösterir: Kader ( Ölümün düşman kardeşi namı diğer prens Aris) Kader gelir ve Thorn Grove malikanesini alt üst eder. Bu cinayete birazcık el atmış olabilir. Sebebi ise yıllar önce ölümün kendisinden aldığı sevgili eşinin reenkarnesini bulmaktır. Bu reenkarne' nin Signa olduğunu düşünür. Böylece Kader - Ölüm ve Signa arasında çatışmalar peyda olur. Normalde hiç bir kitapta ikinci erkek karakteri sevmem ama Kader' e bayıldım. Reenkarnesini aradığı eşine olan bağına, sevgisine, hayran kaldım. ( Kitabın sonunda eşini öğreniyoruz ) Deli gibi üçüncü kitabı merak ediyorum şuan. Ciddi anlamda farklı bir fantastik kurgu isteyenler için seri muazzam. Ben çok severek okudum ilgisini çekenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Foxglove
FoxgloveAdalyn Grace · Artemis Milenyum · 202492 okunma
Bu kadar düşük zekanın arasında yaşamak için ortalamanın eepy üstünde olmak gerek, ya da ortalamanın üstünde olmakla beraber bir de hiç sikine takmamak gerek. O da olur, biraz mal kaybettikten sonra alışıyorsun:))
Reklam
"Benim burada ne işim var? diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak bir çok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Hayır, benim çocukluğumun hürriyeti, hiç de bu cinsten bir hürriyet değildir. Evvelâ, burası zannımca en mühimidir, onu bana hiç kimse vermedi. Bu sızdırılmış altın külçesini birdenbire kendi içimde buldum. Tıpkı ağaçta kuş sesi, suda aydınlık gibi. Ve bir defa için buldum. Bulduğum günden beri de küçücük hayatım, fakir evimiz, etrafımızdaki insanlar, her şey değişti. Vakıâ sonraları ben de onu kaybettim.
280 syf.
·
Not rated
Tarih okumayı sevmiyorum. Gerçekten hiç sevmiyorum. Asabım bozuluyor. Dengem şaşıyor. Bir yandan da okumak mecburiyetini hissediyorum... Kitap boyunca kavga ettim. Durmadan birilerine sataştım. Zorlandığım çok şey var hayatta ama vatan millet her derdimin tabii ki üzerindedir. Ben bütün ruhu canımla vatan sevgisinin imandan olduğuna iman ediyorum.
Yarının Adamı
Yarının AdamıCon Sinov · Masa Kitap · 2023324 okunma
"Bir hiç için, bir sürü gürültü."
Reklam
bir yandan da hazindir sen aramayınca kimsen yoktur yalnız başına yaşarsın yalnızlığını bir yandan da sitem ederler neden aramadın beni derler oysa onlar hiç aramazlar özel izinleri belgeleri mi var aramamak için bilemiyorum
Sayfa 528
"Bu çalışma temposuyla, birkaç yıl sonra muhtemelen çok iyi yerlerde olacağım. Peki ya sen, şimdi yanımda olmayı tercih etmeyen sen, Ruth gibi, Martin'in o çalışkan ve emek veren halini reddeden Ruth gibi, Beni de reddedip sonra yanımda mı olmak isteyeceksin? O zaman mı anlayacaksın, seni ne kadar çok sevdiğimi... şimdi hiç
insan bazen yaşamın baş döndüren temposunda tanrıyla konuşmayı unutuyor. belki de ondan istemekle olacak iş için kendi başımıza amansız çabalar veriyoruz, kıvranıyoruz tanrı ile konuşmayı hatırlamaktan çıkmış olmalı bu gelenekler. bir de tanrı vardı, demekten.aslından hiç fena değil, bir gül bir ağaç bir mum bahanesiyle de olsa tanrıdan dilek dilemek, hiç fena değil. olmayacaksa da fena değil.
On dört yaşımdayken gittiğim okulda bir kız vardı. Adı Eflâ. Siyah büyük gözleri bana bakardı. Ona birkaç hikâye anlattım. Anladığım kadarıyla çizdim hayatı göğsüne. Bir ay boyunca bana âşık kaldı. Sonra bıraktı elimi. Ben düştüm. Defalarca buldum onu. Gittim peşinden. Sevgilim olması için para teklif ettim. Aşkım dışında bütün dünyayı teklif ettim. Hatta on yedi yaşımdayken İstanbul’da karşılaştığımızda beni dudağımdan öpmesi karşılığında ona arabamı vereceğimi söyledim. Hâlâ siyah ve iri olan gözleriyle bana bakıp “Bir içki ısmarlasan daha iyi olur!” dedi. İşte, ben o kıza âşık olabilirdim. Gerçek bir duyguya hiç bu kadar yaklaştığımı hatırlamıyorum. Yıllarca sevişmemiş birinin orgazmına benzerdi, şimdiye kadar hiç harcamadığım bedenimdeki olanca sevgiyle onu süslemek...
Reklam
"Nasıl bu kadar rahat olduğumu düşünüyorsan hiç düşünme. Benim için de kendin için de endişelenmeyi bırakmalısın artık oğul. Gayet iyiyim. Unutmak ve affetmek her türlü yarayı iyileştirir. Kin, nefret, öfke. Bunlar ruhunu kemiren farelerdir. Farkında olmazsın. Bir bakmışsın senden hiçbir şey kalmamış. Artık sen de kendini affet ve olanları kabullen. Artık değiştirebileceğin tek şey bundan sonraki hayatın. Bunu unutma. "
Sayfa 71 - Kutlu YayıneviKitabı okuyacak
Yeneceğim. Ve beklersen, zulamdaki tüm itilerim, bilincimin tüm aydınlığı ve kanımın genç ısısıyla sana geleceğim. Seninim. Yoksa, hiç bir şey olmak istemiyorum. Bir çoklarının almak için, neleri varsa verip de gene olamayacakları bir şey olabilirim oysa. Ama seninim. Ve sen, itmez, terslemezsen bu bana yeter. Sarıl bana. Seni beraberimde götürüyorum zindana. Artık üşümüyor, korkmuyorum. Öperim canım.
Sayfa 144 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
İnsan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Şiirlerinizin iyi olup olmadığını soruyorsunuz. Bana yöneltiyorsunuz bu soruyu. Daha önce de başkalarına yönelttiniz. Dergilere yolluyorsunuz şiirlerinizi. Onları başka şiirlerle karşılaştırıyorsunuz ve kimi dergilerin yazı işleri kurullarının şiirlerinizi geri çevirmeleri sizi tedirgin ediyor. Madem ki bir öğüt için başvurdunuz bana, size bu tür girişimlerden tümüyle el çekmenizi salık vereceğim. Gözlerinizi dışarlara çevirmişsiniz; ama işte en başta vazgeçmeniz gereken şey. Kimse akıl veremez, yardım elini uzatamaz size, hiç kimse. Tek çıkar yol, gözlerinizi kendi içinize çevirmenizdir. Size yazmanızı buyuran nedeni araştırıp ele geçirmeye bakınız. Yüreğinizin ta en dip köşesinde kök salıp salmadığını araştırınız bu nedenin. Yazmanız diyelim ki yasaklandı, ölür müydünüz o zaman ya da yaşar mıydınız eskisi gibi, bunu açıklayın kendi kendinize.
Sayfa 10 - Cem YayıneviKitabı okuyor
Siz hiç tarih okudunuz mu?
Siz hiç tarih okudunuz mu? Hayatımız boyunca hepimiz az ya da çok tarih okumuşuzdur. Ben çok severim tarih okumayı yani uzun bir süredir tarih okuyorum. Peki tahmin edin hepsinin ortak noktası ne? Çok zor bir tahmin olmasa gerek. Muhtemelen herkes benzer bir cevaba ulaşmıştır yani "Savaş". Evet gerçekten savaş, insanlık tarihine
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.