72 syf.
8/10 puan verdi
Zülfü Livaneli'nin "Şapka" adlı romanı, siyah saçlı bir çocuğun göç ve ayrımcılıkla dolu bir hikayesini anlatıyor. Köyünden ayrılarak sarı saçlıların çoğunlukta olduğu bir ülkeye taşınan bu çocuk, farklılığı nedeniyle dışlanma ve yalnızlık yaşar. Ancak siyah saçlarını bir şapka ile gizlemeye karar verirse, belki de kabul görebileceğini umar.
Yıllar geçer, çocuk büyür ve bir oğlu olur. Oğlu, sınıfına yeni gelen bir arkadaşıyla dalga geçtiğinde, babasının anlattığı hikayeyi dinler. Bu hikaye, çocuğun kendi davranışlarını ve arkadaşını incitme potansiyelini anlamasına yardımcı olur. Babasının yaşadığı deneyimlerle dolu hikaye, oğlunun arkadaşını mutlu etmek için bir plan yapmasını tetikler.
Livaneli, bu eserinde göç etmek zorunda kalan çocukların ve onların arkadaşlarının birlikte yaşayabilecekleri barış dolu bir geleceğe dair umut dolu bir mesaj iletiyor. Roman, ayrımcılığa, dışlanmaya ve arkadaşlığın gücüne odaklanarak, okuyucuları derin duygularla etkiliyor. "Şapka", Livaneli'nin özgün üslubu ve duyarlı anlatımıyla, çocukların ve yetişkinlerin iç dünyasına dokunan bir eser olarak öne çıkıyor.
“Memleket Hikayeleri” Refik Halid Karay’ın 18 hikayeden oluşan eseri. Hikayelerdeki olaylar Sinop, Aydın, Balıkesir, İstanbul gibi ülkemizin çeşitli yerlerinde geçiyor. Bu hikayelerde genellikle toplumdaki bozulmuşluklardan, kötülüklerden, ahlaksızlıklardan, taşkınlıklardan, çürümüşlüklerden bahsetmiş Refik Halid Karay. Köylü de olsa kentli de
Merhaba. Ayın bir diğer okuduğum eseri Güray Süngü'nün Sayıklar Bir Dilde'si oldu.
Şiirsel bir dilde yazılan öykücüklerle karşılaşıyoruz. Her bir öykü bir şiir dizesinden alınarak yazılmış. 21 şairden, 22 dize seçilmiş.
Öykülerin başında, seçilen şiir dizesi ve onu yazan şairin adı yazılmış. Aşina olduğum, sevdiğim şairler ve daha
Kimseye eyvallahım yoktur. Kimseyi incitmedim ama kimseye de boyun eğmedim.
Merhabalaaaar!
Nihan Kaya'nın son romanı "Seni Feda Etmeyeceğim", din, aile, cinsiyet ve cinsellik gibi hassas konulara değinerek okurlarını sarsan ve düşündüren bir eser.
Roman, kimliği belirsiz bir anlatıcıyla başlıyor. Anlatıcı, çocukluk anılarını ve yaşadığı travmaları okurlarla paylaşıyor. Bu travmalar arasında, dini bir
109 syf.
10/10 puan verdi
"Hakikati kalbin en sevdiği yaratıktan öğren..." Evet hakikat, bir masal anlatıcısının kaleminden okura ve nesilden nesile ulaşıyor.
İngilterede yoksul insanların ve acımasız zenginlerin ortak noktası, her ikisi için de çalan çanlar.
Tanrının sesi olan bu çanlar, yoksullara ve acımasız zenginlere bir şeyler anlatıyor. Bu minvalde yazar bunu öyküleştirerek hem karmaşık hem de güzel bir hikaye yaratıyor.
Bu eser, yeni yıla giren fakirlerin ve düşkünlerin yaşadığı acı dolu hayatı resmederken, ayrıca toplumda fakir insanlara insanlık dışı eziyetler sergileyen zengin ve burjuva kısmının da eleştirisini din üzerinden yapmaktadır.
Eser çok karışık ve akıcı olmayan bir uslübla yazılsa da kitabın sonlarına doğru verilecek mesaj çok güzel bir şekilde okura sunulmuş.
Çanlar Tanrı inancının bir sembolü, geri kalan kısım ise toplumsal uçurumların bir ucunda yaşayan, diğer ucunda ise onları sömürenlerin sembolleştiği yer.
6 yaşındaki kızımın kitabı 3 günde bitirip, çok beğendiğini söylemesi üzerine kitaba başladım ve bir oturuşta okuyup bitirdim. O kadar eğlenceli ki ama bir o kadar da çocuklu bir ebeveyne kendini sorgulatıcı ki mutlaka anne ve babaların da okunmasını tavsiye ederim.
Babaannesinin bir gün kapılarını pembe saçları, tütü eteği ve bir çok valiziyle çalmasıyla başlıyor hikaye. Babaannelerinin neden ve ne amaçla geldiğinden habersiz, annesi babası, halası eniştesi ve kuzeniyle birlikte yani ekipçe, babaannesini düştüğü hastalıktan “uslu çocuk sendromundan” kurtarmanın yollarını arıyorlar. Bilmiyorlar ki babaanne “Süper Babaanne” ve onlara çok güzel ders veriyor. Ama sonunda anlıyorlar. Çocukluk güzel şey vesselam Ve herkes bir vakitler çocuktu.
Hayat telaşından o kadar yoruluyoruz ki çocukların yaptığı her şeyden yeri geliyor şikayet ediyoruz ama neden??? Çocuklar çocuk gibi davranmazsa çocukluklarını yaşamazlarsa nasıl yetişkin olacaklar??? Yada yetişkin olunca istesekte çocuk masumluğuna, sağlıklı vücuduna dönebilecek miyiz??? Bırakalım da her yaşı doya doya yaşasın evlatlarımız. Biz de biraz daha saygılı ve sabırlı olalım. Seviyorum seni Şermin Yaşar.
Herkese keyifli okumalar.
