Haluk Oral, gerçekten de ilgi çekici bir edebiyat arkeologu.
Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak
baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları
onun araştırma alanıdır.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, Oral'ın verdiği bilgilerden sonra, o
şiire, zenginleşmiş, çeşitlenmiş bir açıdan bakarsınız. Ünlü
Bir insanla dost olduğunuzu ne zaman anlarsınız? Dünyanın en derin meselelerini de havadan sudan konuları konuşabiliyorsunuzdur. Katalan arkadaşımla bu frekansı yakalamıştık.
Seninle beraber daha çok yerlere bakacağız nişanlım, yıldızlara, dost yüzlerine, Memedimizin gözlerine, güzel günlere, beraber yan yana bakacağız…Önümüzde dinç, kuvvetli, dolgun ve manalı bir hayat var daha. Gönlün kocalmasın nişanlım. Bak ben topal bacaklı, ihtiyar bir çınar ağacına benzeyen gövdemin içinde, her dem taze, her dem kuvvetli ve her dem senin ateşinle dolu, aşınmamış, pırıl pırıl bir yürek taşıyorum. Seni düşünürken ben gençleşiyorum. Bacağımın sızısı duruyor. Sen de beni düşünürken genç ol, kuvvetli ol!
(5 Temmuz 1933)
Bir dost omuzu aradım en kötü zamanlarımda baktım ki kimsem yok . Benim gibi kimi kimsesi olmayan adam nereye yaslasın omzunu , kağıtları seçtik işte , yüreğimizdeki boşluğu dualarla doldurmaya gözlerimizde ki yaşları da kağıtlarla silmeye çalıştık
Sanki miyopluğumu hissetmiyorum. Dört duvar arasında uzağı görecek ne var? Evet "4 duvar". Bu yol gönüllü hücremdeyim. Hiç sıkılmıyorum. Gün öylesine geçiyor ki. Alışmış kudurmuştan beter. Gece çıkmıyorum bir yere. Görülürüm korkusundan değil. Çabuk yoruluyorum. Yorgunluğumu duymaktansa, oturuyorum, yatıyorum yattığım yerde.
Koruyucum delikanlı, giderken, bana verilmiş anahtarı alıp alamayacağını sordu. Daireyi kilitleyip gidecek. Üzülüyor. Güldüm:
"Biz dervişiz, yavrum." dedim. "Merak etme. Ömrüm hücrede geçmiş. Şimdi kapalı kalmaktan mı sıkılacağım? Yok canım. Biz
hücre kuşuyuz. Kafeste gereğiz. Çile doldurmak vız gelir bize. Sakın merak etme. Hadi güle güle."
Güle güle gitti. Öyle ya, bu da gönüllü, güleç... "Gardiyan" demeye dilim varmıyor. Başımda geceli gündüzlü gardiyan dikilmesin diye, evimi, barkımı bırakıp, "yaban illerde Veysel Karâni" olmadık mı? Çocuk çok candan dost, arkadaş. Teşekkür ettim mi bir yaptığına, alınıyor. "Vazifem, görevimiz değil mi?" diyor.