Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Delinecek bir gemi, tamir edilecek bir duvar ve öldürülecek bir çocuk vardı. İntikam ve hırs... İyilik veya kötülük... Siyah ile beyaz... Ve zıtların arasında savrulan hayatlar... İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.
İtiraf
İtirafİskender Pala · Kapı Yayınları · 20196,9bin okunma
Elbette ben bir çocuğa kızma yeteneğine sahiptim. Bunu kendi kendime itiraf etmek istemiyor, böylece bir başkasının böyle öfkeye kapıldığını gördüğümde onun duygularını anlamak yerine onu yargılıyordum. Sonra içimde bulunanın kişinin kendisi değil, her bir kişi tarafından sergilenen nitelikler olduğunu idrak ettim. Ben o trendeki öfkeli kadın değildim, ama onun o anda sergilediği sabırsızlık ve hoşgörüsüzlüğe sahiptim.Keşfettiğim sey, en katı biçimde yargıladığım kişiler gibi davranma potansiyelimdi. Başkalarında gördüğümde beni en çok rahatsız eden özellikleri kendi içimde bulmam gerektiğini açıkça anlamıştım. Onları kapatmış olduğum odalar olarak görüp tanımaya başladım. Eğer kötü bir gün geçirmiş olsaydım benim de çocuğuma bağırabileceğimi kabul ve tasdik etmek zorundaydım. Sonra evsiz bir insana bakıp kendi kendime, "Eğer benim de bir ailem ya da bir eğitimim olmasaydı ve işimi kaybetmiş olsaydım, ben de evsiz olabilir miydim?" diye sordum. Yanıt evet idi. Eğer hayatımın koşullarını değiştirseydim, hemen her farklı şeyi yapabileceğimi ve olabileceğimi görmek kolaydı. Mutlu, üzgün, öfkeli, açgözlü ve kiskanç, her türlü insan olmaya çalıştım.
Reklam
Yusuf 70. Sonra onları bütün hazırlıklarıyla donattığı zaman, su kabını kardeşinin yükü içine koydu ve sonra da bir dellal şöyle bağırdı. "Ey kervan. Siz kesinlikle hırsızlık yapmışsınızdır." . Merhum Hamdi Yazır, ortada bir hırsızlık yokken Yusuf (as)ın bu şekilde onları hırsızlık ile itham etmesi iftira değil midir? diye sorar. Durum tespitinin, bu soruya verilecek cevaptan çok daha kolay olduğunu itiraf eder. Ve şu notu düşer: gerçekten dellanın bu seslenişi, su kabı için bir suçlama değil, daha önce Yusuf'u babasından kaçırmış olmalarını bir tür hissettirme ve ona ait bir azarlamadır." . Yusuf 71-72 Bunlara döndüler de dediler: ne arıyorsunuz? Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir". . Burada su kabı olarak tercüme edilen kelimenin iki anlamı olduğunu söyler merhum Hamdi Yazır. Su kabı ve ölçek. Ve inanılmaz bir tespit yapar: Eğer kastedilen ölçü kabı ise, Yusuf Mısır devletinin adaletinin ölçüsüdür. "Ne arıyorsunuz?" sorusuna karşı bu anlam ortaya konsa, "Siz bir azizi kuyuya atmıştınız onu arıyoruz" deniverseydi ne müthiş olurdu.
İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kabuslarını cesetlerle doldururlar.
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Bak Derin. Bu çocuk bir aydan fazlaca bir süredir ortada yok, bizim her ayrıntıya ihtiyacımız var yoksa onu zaten canlı bulma ihtimalimiz kalmayacak artık. Belki senin de anlatmadığın bir şeyler vardır Derin, Baran'ın sana aşık olduğunu bile yeni itiraf ettin." Sonra durdu, yüzüme uzun uzun baktı ve son bir cümle kurdu. "Belki de bu hikayenin eksik sayfası sensindir Derin, ne dersin?" Yutkundum ve çaresizce kesik bir nefes aldım. "İnanın bana, işe yarayacak her şeyi anlattğımı düşünüyordum. Baran'ın bana aşık olduğunu düşünmem işe yarayacak bir bilgi gibi gelmemişti. Veya dergiyi devredeceğimiz kişilerle ilgili benim onunla inatlaşma sebebim..." 'İnatlaşma sebebin." dedi Musa Hoca, "Yani bir sebebin vardı.'' ''Evet..." dedim çaresizce, "Vardı." "İşte onu istiyorum Derin, neydi o sebep?"
40 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Hayalperest misiniz yoksa gerçekçi mi? Hadi hadi itiraf edelim gerçekçi olanlarımızın bile düşleri vardır mutlaka. Bazen kendimize bile itiraf edemediğimiz hayaller kurarız çünkü. Bazı hayallerimizin peşinden ısrarla gideriz ta ki ona ulaşana kadar ama bazı hayallerimizin de zaten baştan bellidir hayal olarak kalacakları. Şimdi size çok ilginç bir
Düşkıran
DüşkıranBahar Sevinç Kızılırmak · Librum Çocuk · 20233 okunma
Reklam
Kişi bazen en kötü ihtiraslarıyla bile övünür; fakat haset insanın asla itiraf edemediği çekingen ve utangaç bir duygudur.
İtiraf bir formalite olmasına karşın, işkence gerçekti.
404 syf.
10/10 puan verdi
·
25 günde okudu
Aydın Gözünden bir Halkın Serencamı
"İtiraf edeyim, çok şey öğrendim bu eserden. Ve tahmin edilebileceği gibi acılar içinde okudum. Ama ne acılar!" Bu cümleler kitaba dair hislerime tercüman olsa da bana ait değil! Bu kitabı okuyan
Server Tanilli
Server Tanilli
'nin
Musa Anter
Musa Anter
'e yazdığı mektuptan.. Acı, hapis, sürgün ve işkence içinde geçen ve faili belli olsa da fâili meçhul diye adlandırılan bir cinayetle sonlanan bir yaşam. Öyle bir yaşam ki tamamen milletinin ihyası için fedakarca geçen bir ömür. Aklıma kitapta da birçok defa ismi geçen
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin şu sözü geliyor. "Kimin himmeti milletiyse o tek başına bir millettir." İşte Musa Anter öyle biriydi. Tek başına bir Kürt milletiydi. Bu kitapta cumhuriyetin kuruluş döneminden itibaren kimi ilk ağızdan dinlediği, çoğu da birebir şahit olduğu; şahsi yaşamdan öte, özelde Kürtlerle ilgili genelde tüm ülke gündemiyle ilgili yaşanmışlıklar barındırmaktadır. Neler yoktur ki: Şeyh Said Kıyamından 49'lar davasına, Dersim Hadisesinden darbe dönemlerinde yaşananlara, dönemin Türk-Kürt aydın, yazar ve siyasetçilerine kadar birçok anı, bilgi ve olay içermektedir. Bu kitabı Türk-Kürt demeden tüm okurların önyargılarını bir kenara bırakarak okuması gerekiyor. Zira Kur'ân-ı Kerim'de de dediği gibi "Ben sizi fert fert, kabile kabile yarattım ki birbirinizle tanışasınız, yardımlaşasınız. Yoksa tek diğerinize karşı inkârla yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir."(Hucûrat 13) Her şeye rağmen silahlarla değil kalemlerle ve kitaplarla bu kardeşlik bağının kurulacağına inanıyorum.
Hatıralarım
HatıralarımMusa Anter · Aram Yayınları · 2011678 okunma
İnanç, insan yaşamının anlamıyla ilgili olan ve insanın kendini yok etmeyip yaşamasını sağlayan bilgidir. İnanç yaşama gücüdür. Eğer insan yaşıyorsa herhangi bir şeye de inanıyordur. Bir şeyler için yaşaması gerektiğine inanmasaydı yaşamazdı... İnançsız yaşamak mümkün değildir.
Reklam
İnsanlık var olduğundan beri nerede yaşam varsa orada yaşam olanağını veren inançtır ve inancın başlıca özellikleri her yerde, her zaman bir ve aynıdır.
Benim sonu olan varlığım bu sonsuz dünyada nasıl bir anlama sahiptir
Ben daha iyisinin ne olduğunu biliyorsam ve bu benim elimde olan bir şeyse neden daha iyi olana kendimi teslim etmiyordum?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.