Ey toprağı bir yazgının! İlk oda
Ölü yaprakla ve terkedilmişlikle bağırıyordu.
İkincisi ve daha büyüğü üstüne, ışık
Yayılmıştı, kırmızı ve gri örtü, gerçek mutluluk.
Onlara "Patron ve hanım, burada çıplak insanlar görmek istemiyor," denmişti.
"Her şeyi örtmek zorundayız. Herkes örtünmeli," demişlerdi.
Çember oluşturarak durmuşlar, patronla hanımın ve diğerlerinin bedenlerini örtmek için nasıl kumaşlar kullandığına bakmışlardı. Çöl göçebeleri şaşkındı; insanların çıplaklıklarından neden utanabileceğini ya da rahatsız olabileceğini anlamıyorlardı. Bu insanlar kendi ortamlarında, insan kılından yapılmış pubik bir örtü dışında çıplak dolaşıyorlardı. Bedenlerini sadece kırmızı aşıboyası ve hayvan yağından yapılmış bir merhemle örtüyorlardı. Bu merhemin onları hastalıktan ve kötü ruhlardan koruduğuna inanıyorlardı. Ancak en temel kullanım nedeni avlanırken insan bedeninin kokusunu ortadan kaldırmaktı. Bunun yanı sıra bedenleri törensel olaylar ve ritüeller sırasında da yağlanıyordu.
Ve şu kelime, bunları ifade ederken kullandığım şu kelime; İKİMİZİN... Bu kelime bana bir lütuftu ve kendi varlığı içinde bir mucizeydi bu kelime. Ona bakarak, ikimizin diyebiliyorsan bu, dünyevi hakikatlerin yerle bir olacağı farklı bir âlemin müjdecisi olabilirdi ancak. O âlemin iklimi sürekli sıcaktı ve gölgeliklerle bezeliydi. O âlemin
Seyahat. Varmaktan ziyade, geride bırakmak adına adım atmak, yola çıkış. Yolun bir anlamı da arafta olmak. Yolun ve yolda olmanın kendine ait bir zaman kipi olmalı. Yoldaki geçmiş zaman, yol zamanı ve yoldaki gelecek zaman gibi. Yolun sonu görünmemeli türküde olduğu gibi. Yollar bize memleket olmalı sıla ile gurbet arasında.
Ölüm yorgunu
Muhabbet kuşumuz öldü
Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna
Uyuyamadığım gecelerin sabahında
Gözaltlarımdan mor çocuklar doğardı
Mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları
Fırtına ters çevrilen şemsiyelere
Mayıs ayının bitkilerinden. Muhteşem bir kokusu ve rahatlatıcı bir etkisi varmış. Ormanda bu kokunun yayıldığını düşününce mest oluyor insan 🫠Eski toprak ebeler, kadına doğum yaptırırken bu bitkiden toplar, örtü niyetine kadının altına sererlermiş. Etrafa yayılan koku,hem anneyi,hem de bebeği rahatlatırmış... Ayrıca sakinleştirici özelliği de olduğu için doğumu kolaylaştırıyormuş. Çok iyi değil mi?😍
Bu bitkilerin, gardıroptaki güveleri uzaklaştıran bir etkisi de varmış.
Bir başka özelliği daha var ki, çok şaşırtıcı geldi bana,Galiumlar eğer ki çok güçlü bir şekilde kokularını etrafa yayıyorlarsa, bu yağmurun yağacağının habercisiymiş.😯
Bu bitkilerin kökleri kaynatıldığında kırmızı rengini aldığı için yünlere,ipliklere renk vermek amacıyla da kullanılıyormuş.
Bir de şöyle bir reçete vermiş; Bu bitkiyi 12 adet sapıyla alacak kadar kurutup ( 3-4 saat) şarabı üzerine dökerek 2 saat bekletin ve için diyor. Eşsiz bir lezzet çıkıyormuş ortaya. 🙆
"Onunla karşılaştığınızda, aynı mahallede büyümüş, kırmızı pötikareli örtü serili bir masada annenizin evden koyduğu azığı bölüşmüş ve aynı kaldırım taşlarında yerden yüksek oynamış gibi hissedersiniz."