"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Okumak,
Okuduğun kitabın etkisinde kalmak,
Bir adım daha ötesi, okuduğun kitabı anbean yaşamak!
Bu duyguyu en güzel şiir kitapları tattırıyor sanırım. Zira oradaki acılarla acılara bürünüyor, en kalabalık insan bile olsanız oradaki yalnızlıkla yalnızlık çekiyor, hayata sımsıkı bağlı olsanız da oradaki dizelerle ölüyorsunuz. Bu yüzden her ruhun
Bilmem…
Kim bilir kaç kişi, kendi gibi olamadı bu hayatta. Bilmem kaç kişi bir başkası gibi âşık oldu. Bir başkası gibi güldü, onun gibi sevdi. Bir başkasının acısını acı bildi, onun gözlerinden izledi dünyayı. Kendini hep bir başkasının hikâyesinde anlattı hep onun hikâyesinde dinledi.
Söyleyemediklerimiz bir başkasının dilinden
Cemal Süreya: ”Bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir, yalnızlık.”
Özdemir Asaf: ”İnsanın kendine mektup yazmasıdır, yalnızlık.”
Cahit Zarifoğlu: ”Ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar.”
Sezai Karakoç: ”Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!”
Edip Cansever: ”Bir kişi bile değilim yalnızlıktan."
“İnsanın insandan başka dayanağı yok. Yalnızlık bile başka insanların varlığı bilindikçe bir anlama kavuşuyor. Öyleyse bizim yalnızlık dediğimiz şey, bir kendini ayırmadan (tecrit etmeden) çok, kendine yönelme, kendini daha yakından inceleme yetisi olmalı.”
Bazı yazılar vardır. Okumaya başladığınız zaman kelimeler yavaşça kıpırdaşıp canlanmaya,