Beyhude
Uzak firarileriyiz yorgun hayatların/İçimizde yaman bir sancı Çığlığımızı bıraktığımız bu gök/Çorak sokakları bu kentin Yaralarımızı derinleştiren bu buhran/Ve en afili kederler Yalnızlarıyız metropollerin...
''Bir yalan beni yükseltmişti ve günü geldiğinde başka bir yalan beni alaşağı edecekti.''
Reklam
Abdülhamid katiyen zalim değildi. Adına ve hatırasına eklenen “Kızıl Sultan” lâkabı tarihin en büyük yalanı. Boğdurulup yok edilen devrimci talebeler masalı yalan, çuvallara dikilip Boğaz’ın sularına atılan saraylı kadınlar hikâyesi yalan! Tam tersine… Abdülhamid şiddetten nefret ederdi. Tahammül edemezdi kan akmasına, maddî eza duyardı. Nefret ederdi darağacından. Affetme salahiyetini her vesileyle kullanırdı. Hatta suiistimal ederdi. Nizamî muhakeme tarafından verilen idam hükümlerinin hemen hepsi otomatik olarak sürgüne tahvil edilirdi. Siyasî hasımlarına karşı başlıca silahı sürgündü. Ustaca derecelendirilmiş bir sürgün: Yemen veya Fizan’da gözaltında bulundurulmaktan tutunda Payitaht’tan az veya çok uzak vilayet veya kazalarda valilik veya kaymakamlığa kadar. Sürgüne yollanılan maaş alır, iaşe ve ibatesi temin edilir ve daima Payitaht’a dönmek ümidini muhafaza ederdi. Çok defa efendi olarak gidilir, bey olarak dönülür, paşa olarak dönülürdü. Belki bu da bir hesaba dayanıyordu.
Dikkat!!!
Oysa Abdülhamid katiyen zalim değildi. Adına ve hatırasına eklenen “Kızıl Sultan” lâkabı tarihin en büyük yalanı. Boğdurulup yok edilen devrimci talebeler masalı yalan, çuvallara dikilip Boğaz'ın sularına atılan saraylı kadınlar hikâyesi yalan! Tam tersine... Abdülhamid şiddetten nefret ederdi. Tahammül edemezdi kan akmasına, maddî eza duyardı. Nefret ederdi darağacından.
Arkadaşlık kurma hevesi bir yanılgı, gizli bir yalan mıydı yoksa? Yalnızlıktan kurtulup delice bir samimiyet yaratma isteğinde güçlükle bastırılmış başka bir arzu mu yatıyordu yoksa?
Sayfa 24
Tam üç yıl, oraya ekilmeyecek Ne bir fidan, ne de bir tohum: Kimsenin eli değmeyecek Tam üç yıl, o uğursuz toprağa, O toprak ise gökyüzünü seyredecek Gayri-sitemkâr gözlerle. Sanırlar ki katil yüreği Lekeler ekilen her bir tohumu. Yalan! Tanrı’nın toprağı bereketlidir İnsanın zannettiğinden daha bereketlidir, Ki kızıl güller daha kızıl açar, Beyaz güller daha beyaz.
Reklam
Lenin, “tek bir iradeye sor­gusuz boyun eğme” istiyordu ve ‘sosyalizm için’ liderliğin toplu­mu bir işçi ordusuna dönüştürmeye devam ederek, serbest ifade­ye, bağımsız düşünmeye ve anlamlı örgütlenmeye izin verebilen ‘hizipçiliğin’ ve işçi kontrolünün her izini silerek, kendisine “sü­recin liderlerinin tekil iradesine sorgusuz itaat etmeleri” gereken işçiler üzerinde ‘diktatoryal güçler’ almasını talep ediyordu. Bun­ların hiçbiri, uzun zaman önce “çağımızın yarattığı en rezil ve korkunç yalan olduğu”nu ortaya koyduğu ‘kızıl bürokrasi’ye kar­şı uyaran Bakunin için şaşırtıcı değildi.
Bir yalandan gurur duyuyorlar.
"Bazı insanlar için yalan söylemek çok basit."
Bu hal tüylerimi ürpertiyor...
"Aşk, aşk, aşk. Kendi kendine "ne kadar da çok aşk.." diye mırıldandı. Yalan olduğu buradan da belli.." ... "O füsunkar ve güzel gözleri her kalbi deşen Öyle bir nazlı kızın aşkına düştüm ben ki... Ey bir eşi bulunmaz fedakar,mert arkadaş! Kıskandırdın bizi sen,bak ölümün ne kadar şanlı! Arkadaşımızın mert ve şan dolu göğsünde Şehitliğin nişanı kızıl bir gül açıldı..."
Sonsuz bir günbatımında..
ah .. . kafamın içinde hiç bir şey yok, koyu kızıl zerreciklerin dönüşümünden başka ve bakışım yalan bir söz gibi utangaçtır ve yere dönük ....
532 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.