SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
"İnsanlar çok mu yalan söylerler baba?" "İnsanlar abartırlar. Özellikle de bilgilerinin az olduğu konuları abartırlar."
Sayfa 27 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sanırlar ki katil yüreği Lekeler ekilen her bir tohumu. Yalan! Tanrı' nın toprağı bereketlidir İnsanın zannettiğinden daha bereketlidir, Ki kızıl güller daha kızıl açar, Beyaz güller daha beyaz.
Bana yalan söylediğini biliyorum ama ona bunu bildiğimi söylemiyorum. Neden olmasın? Çünkü onu gücendirmek istemiyorum. Çünkü o benim için bir anlam ifade ediyor.
Sayfa 456Kitabı okudu
"Ah... kafamın içinde hiç bir şey yok, koyu kızıl zerreciklerin dönüşümünden başka ve bakışım yalan bir söz gibi utangaçtır ve yere dönük."
Avrupalı'ya göre cihad; vahşilik, kan dökücülük, barbarlık demektir. Hünerli ağızları, büyülü yazılarıyla gerçeklerin yüzünü boyamaktan geri durmadılar. Ne zaman bu söz, "Cihad" sözü duyulursa Avrupalıların gözünde; "Kılıcını kınından çıkarmış, içi kin ve tutuculuk ateşiyle yanan, ruhu barbarlık ve vahşetle dolu, gözü dönmüş,
Reklam
Yaşamın ve çocuklarımızın korunması için savaşım verenler, kızıl ve kara faşizmin yaptığı gibi, yalnızca öldürücü bir ideoloji değil, ayrıca ya­ şam dolu ve sağlıklı çocukları da sakat bırakıyor, robotlaştırıyor, kafalarını çarpıtıyor, çünkü ona gö­re devlet haktan, yalan gerçekten, savaş yaşamdan önce gelir, oysa yeni doğan varlığın korunması, bi­zim tek umudumuzdur
Sara'ya kızıl Şafakların kokusunu veren Allah'a yemin ederim ki şairin dili yalan söyleyen tatlı bir pınardır. Cennet ve cehennemi birleştiren ve ona sara diyen Allah'a yemin olsun ki acı çekiyorum.
Yalnızlık
Ne olursa olsun: O buluşma ne kadar kısa sürmüş olsa da kanını kaynatmıştı. Sıkıntıyla düşündü: Arkadaşlık kurma hevesi bir yanılgı, gizli bir yalan mıydı yoksa? Yalnızlıktan kurtulup delice bir samimiyet yaratma isteğinde güçlükle bastırılmış başka bir arzu mu yatıyordu yoksa?
Sayfa 24 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ege kıyılarındaki Miletos'tan İtalya'ya, Elea'ya yelken açarsak karşımıza çıkacak ilk isim Ksenophanes'tir. Kse­nophanes, şiirlerindeki antropomorfizm eleştirisiyle bili­nir. O, Yunan tanrılarının insan biçimli olmasıyla alay eder, öküzlerin de elleri olsaydı ve çizebilselerdi, onların da tanrılarını öküz biçiminde çizeceklerini söyler. İnsan biçimli olmalarının yanında, Ksenophanes, Yunan tanrılarının Yunanlara benzemesini de garipser ve Etiyopya­lıların tanrılarının basık burunlu ve siyah, Trakyalıların ise mavi gözlü ve kızıl saçlı olduğunu sandıklarını söy­ler. Ksenophanes'in Yunan tanrılarına ilişkin bir eleşti­risi de onların Homeros ve Hesiodos tarafından yalan­ dolan ve zina gibi insana özgü zaaflara sahip olarak an­latılmalarınadır. Yine, Ksenophanes, insanların tanrıları kendileri gibi doğmuş sanmakla büyük bir yanılg ı içinde olduklarını anlatır. Kısaca, "tanrı" denebilecek bir şeyin insani zaaflardan yoksun, ezeli-ebedi ve evrensel olması, insan biçimli olmaması gerekir.
529 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.