“Bir çocuğu kaybettiğinizi ne zaman anlarsınız? Tek bir anıdan müteşekkil olamaz, bu küçük aşamalarla gerçekleşen bir şey. Tuhaf, küçük değişiklikler, farkına bile varılmayan detaylar. Fakat mutlaka bir başlangıç noktası olmalı, aniden sıçrayan bir mesafe. Aile ve çocuk arasında bir uçurum. Bu uçurum bir kez oluştu mu kopuş sadece devam eder. Çünkü en başından yoktur, değil mi? Yoksa var mıdır?”
Hayatta Kalanlar metni ile tanıdığım İsveçli yazar Alex Schulman ile bu kez Malma İstasyonu’nda buluştuk. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, metne hayran kaldım. Bu yıl okuduğum en iyi metinler arasında kendisi.
Üç ana karakterimiz mevcut, Harriet, Oskar ve Yana. Aralarında derin bağlar olan karakterlerimizle üç ayrı zamanda yolculuk yapıyoruz. İlmek ilmek açılan bir aile hikayesi anlatıyor bize yazar. Ama bunu öyle ustalıkla kaleme alıyor ki, kitap bittiğinde yazara hayran kalıyorsunuz.
Aile travmaları, çocukluk anıları, geçmişle hesaplaşma kavramlarını iç içe geçen kurgularla inşa etmeyi seviyor yazarımız. Çok derinlikli bir metin Malma İstasyonu, bir o kadar da akıcı ve yalın. Yazarın alameti farikası da bu bence. Ne anlattığından ziyade nasıl anlattığı.
Kitabın çevirmeni Zeynep Tamer’e de ayrı bir parantez açmak lazım. Kesintisiz güzellikte bir çeviri sunmuş okuyucuya.
Anlatmalara doyamayacağım, etkisinden çıkamadığım bir metin. Çok çok sevdim. Mutlaka okumalısınız.