Ah benim elleri kitap kokan sevgili dostum…
Sevgili dostum... Bugün yokluğunun yüzüncü günü. Geçen yüz gün boyunca seni aramadığım yer kalmadı. Sen kitapları çok severdin ve ben de bu yüzden ilk olarak seni kitaplarda aramaya başladım. Belki yemyeşil kırlardan koparılmış ve kitabın arasında kurutulmuş masum bir papatya gibi sen de bir kitabın sayfaları arasında kalmışsındır. Belki de çok
Sayfa 47
Ne güzel şey güneşin penceremi aydınlatan ışığında sana rastlamak. Mor menekşe kokusunda sana merhaba demek. Bir gölge misali ellerin yatağımın başucunda. Gözlerin bir martının kanatlarına tutunup gelmişçesine, masum masum bakıyor gözlerime. Pencereyi aç, rüzgâr kokunu savursun odama. Tut ellerimden kaldır beni! Bahçemdeki erik ağacının çiçek
Reklam
Yağmur yağınca gözlerinin bulutlardan süzüldüğünü hissediyor. Bir menekşe beliriyor ufkun en bulanık noktasında; bir gün beyaz ve masum, bir gün siyah ve mahzun, bir gün yeşil ve sarı ve mavi ve kırmızı.
Babaanne Florida'ya gitmek istemiyordu. Doğu Tennessee' deki bazı akrabalarını ziyaret etmek istiyordu ve Bailey'nin fikrini değiştirebilmek için karşısına çıkan her fırsatı ganimet biliyordu. Bailey aynı çatı altında yaşadığı oğluydu, tek erkek evladı. Şimdi Journal gazetesinin turuncu spor sayfası üzerine eğilmiş, masada, sandalyesinin ucunda
Belki de her şeye rağmen insanlar birbirlerinden o kadar da farklı değildi, sadece sınırlarla ayrılmışlardı, gerçek ve hayali sınırlarla..
" Birer sigara içtik, sessizlik derinleşti. Gerginliğe dayanamazdı, kırılgan bir ruhu vardı. Pişmanlıklarla dolu kavgaları, geri dönüşü zor küskünlükleri, acımaz kahkahaları. Bütün bunlar o değildi. Bütün bunlar benliğini törpüleyen hengamelerdi. O masum bir tebessüm idi. Bir demet menekşe idi. Yuşa Tepesi'ne doğru tırmanan bir gölge. Mecrasını bulamamış, hangi denize döküleceği meçhul bir dere. "
Reklam
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.