...Ayrılık değil,özlemek hiç değil;en büyük acı,bu giderek büyüyen boşlukmuş...En büyük dert kimi özlediğini,kimi sevdiğini bilememekmiş...En büyük kayboluş sevip sevip sonunda kimi sevdiğini bilememekmiş...İçimde bir ses durmadan,dünyanın sonu geldi, diyor.Dünyanın sonu bu halime öyle çok uyuyor ki,hiç üzülmeden,hiç korkmadan kabulleniyorum onu.Öylesine bencilim ki,dünyanın sonunu kendim gibi çok seviyorum..
655 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
BİTTİ. O kadar güzel bitti ki.. Kendime daha yeni geliyorum. Bitmesini hiç istemediğim tek kitaptı. Öylede olacak. Bittiği için o kadar üzüldüm ki, bunu yazarken bile ağlıyorum aynı bitince ağladığım gibi.. Tuna'nın o son mektubu beni derinden etkiledi, kendimi şu an bir boşlukta gibi hissediyorum. 3 harflik kelime canımı ilk defa bu kadar yaktı;
Pabucumun Ajanı 2
Pabucumun Ajanı 2Asude · Ephesus Yayınları · 20141,343 okunma
Reklam
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
ilk başlarda gerçekten çok sıkılarak okudum sadece bitirmek ,için okumaya devam ettim bir ara okumayı bıraktım sonra tekrar başladım fakat 350 civarı sayfalarına gelince bir sayfanın son cümlesi beni kitaba öyle bağladı ki tekrar heyecan ve zevkle okumaya başladım ve bir iki güne kalmadan bitirdim uzatılmış yerleri çok fazla ama sonu kitabın hakkını veriyor iyi ki okumayı bırakmamışım
Sevgilimden Son Mektup
Sevgilimden Son MektupJojo Moyes · Pegasus Yayınları · 20133,475 okunma
90 syf.
10/10 puan verdi
Ne kadar övsek seni az. Dolmaz yerin. ''Davetiye'' şiirinde de dediği gibi ''Bir gün yine Beç önünde düğün ederiz'' (Beç : Viyana) Bildiğimiz yüce aşklardan daha yücedir Ruh Adam'ın Güntülü'sü. Geri Dönen Mektup öyle güzeldir öyle dalıp gitmelik. ''Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla'' Peki ya ''Sevmesin mi Sarı Zeybek Gökçen'i ?'' Topal Asker ki verilen mücadele umurunda olmayan zibidi, serseri diye tabir edilebilecek insanlara verilen hayat dersidir. Her şiiri apayrı güzeldir.
Yolların Sonu
Yolların SonuHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201911 okunma
"Hikayeye göre günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş. Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş: “Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş. Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi…” Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.” (Alıntı)
"Elektronik posta artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası, gündelik yaşama dair asla sonu gelmeyen bir görev. Ancak aradan geçen 40 yıla rağmen, e-postalar hala mektup gibi olmak istiyor. Ekranda gördüğümüz ikonlar bile hep postacılığı çağrıştırıyor. Tepsilerin içine birikmiş sembolik, minicik zarflar. Eklentileri belirten küçük ataşlar, mektubun gönderildiğini gösteren kağıt uçaklar. Çöplük ikonu da basit bir kağıt atık sepeti."
Sayfa 381 - Domingo
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.