İnsanın kitabına dair inceleme yazısı kaleme alabilmesi, ne kadar etik ve objektif olabilir tartışılır. Onun için şu an kendimi çok tuhaf hissediyorum. Bundan ötürü sizinle sohbet havasında bir inceleme yazısı kaleme almak istiyorum.
Şiirimdeki üst bilinç, bilinç akışı tekniği, gotik tema, katmanlı biçem, şiir içi dinamikleri ayakta tutan söz
Pranga ne demek baba?
İnternet ortamında doğan çocuklardan değildik. Bilgiye kolay ulaşamazdık. 2000 ve sonrası doğumlular bence çok şanslı bu konuda.
Kitabın kapağında bir pranga fotoğrafı yoktu. Babam eliyle göstererek anlatmaya çalıştı. Yetmedi kağıda şeklini çizdi. İşte pranga budur dedi. En son iyice kavrayabilmem için bacağımı şu an ne
Üvercinka
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor Bütün kara parçalarında
"Hayatın ne içindeyim ne dışında...
Sadece yanında yürüyen bir gölgeyim"
İncelememe başlarken kendime ait bir kaç mısrayla başlamak istedim. Kitabı bitirdikten sonra yıllar yıllar önce yazmış olduğum bir mısra aklımda canlandı. Hayır bu tesadüfi değildi Oblomovluk kavramını henüz bilmezken birebir onun yaşamına benzeyen cümleler
hiçbir kitabı bu kadar uzun sürede okumadım. aslında defalarca okudum ve şiiri bu kitapla sevdim. kalıplaşmış anlamların dışına çıkmış kurduğu o uzun ve manidar cümleleriyle şiire yeni bir soluk getirmiş. bu kadar uzun cümleler kurabilen bu denli manidar cümleler kurabilen başka bir şair yok. kitabı tavsiye üzerine aldım bir şiir kitabı neden bu kadar abartılır anlamadım diyerek. ama ne kadar büyük bir önyargıya sahip olduğumu daha ilk şiirde anladım. kesinlikle içinde öylesine yazılmış bir şiir yok ya da bir mısra. tabiki bu şairi herkezin anlamasını bekleyemem çünkü şairin kelime dağarcığı çok geniş ve çok iyi bir o kadarda ihsaslı metaforları var. bu incelemeyi bir özür mahiyetinde yazıyorum. cünkü gercekten almadan önce önyargılıydım ama bu şiir kitabı her övgüyü hak ediyor. ilk defa bir kitabı hayatım boyunca okuyacağımı biliyorum. bunu neden söylüyorum çünkü şairin yazdığı her şiir tekrar tekrar okunduğunda sizi farklı anlamlarla bütünleştiriyor. ona teslim olmanız uzun sürmüyor. Yazarı bir öğretmenmiş herhalde iyiki varsın öğretmenim...
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
Sevdiğim bir kalbe
Nasıl veda edebilirim bilmiyorum Beria
Gidiyorum bir yerlere
Oturuyorum küçük bir esnaf kahvesine
Bir çay söylüyorum(demli)
Bilirsin Beria her zaman demli çay içerim
En koyusundan, katran gibi derler ya
İnce kitapları, kalın kitaplara göre daha kolay okuyan biriyim ama toparlayıp bu kitaptan ne çıkarabilirim dediğimde işte bu anlamda anladığımı aktarma konusunda zorlanıyorum. Bunu az ve gerektiği kadar konuşan insanlar gibi düşünebilirsiniz. Arkasından günlerce düşündürür. “Ne demek istedi şimdi bu?” Öyle mi böyle mi derken kitap bitmiş birden. :))
Katip Bartleby, kendini var edeyim derken yok eden bir insanın hüzünlü öyküsü..Esasen eylemsizliğinde ve yapmamayı tercih edişinde kendi varlığını anlamlandırmanın peşindedir o da. İnsan ruhunun derinliklerine ulaştıran bu incecik uzun öykü, her cümlesi üzerinde düşünülerek okunduğunda insanın hayata bakışında etkili olabilecek güzel bir o kadar da güçlü bir yapıt olmuş..
Hüzünlü bir direnişin öyküsü “Yapmamayı tercih ederim” ise kitabın en baskın cümlesi..
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can