262 syf.
·
Puan vermedi
Bir anlık her şeyi göze alıp , bir heves uğruna düşünmeden tüm hayatınızı değiştirme kararı alabilirsiniz . Sonra bu davranışınızın o muhteşem aşkınız uğruna olduğunu savunabilirsiniz . Peki çok kısa bir süre sonra bunun aslında geçici bir his olduğunu ve ömrünüzün geri kalanını en başta yakıp yıktığınız hayatı özlemekle geçireceğiniz gerçeğiyle karşı karşıya gelirseniz bununla yüzleşecek cesaretiniz olur mu ? Bu adama acısam mı , kızsam mı bilemedim . Aslında her şeyi kendi eliyle yaptı ve ondan sonra aldığı her nefesi bu kararının gölgesinde geçti . Hatalar bilinçli olarak yapıldığı takdirde bu bir hata değil , bir seçim olur . Ve insan seçiminin arkasında duramayacak , sonuçlarına katlanamayacak kadar korkaksa kendi yarattığı cehennemde sıkışır kalır . Bu kitapta bunun bir örneğini göreceksiniz . Kristjan gözümde ne kadar küçüldüyse , aksine karısı Elizabeth inanılmaz bir saygı uyandırdı bende . Ve asıl üzülmemiz gerekende oydu bence . Ne korkunç insanların kendi ışıklarını kapatıp , kendi karanlığına gömülürken masum pek çok kişiyi de o karanlığın içine sürüklemesi . Hem de hiç hakkı yokken . Dipnot : Kitabın ilk yarısı geçmek bilemese de sonradan tempoyu yakalıyor .
Geceye Yürümek
Geceye YürümekOlaf Olafsson · Can Yayınları · 200712 okunma
"Doğan Hasol bize hep 'Kötü binada iyi insan yetişmez.' derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.'
April Yayıncılık, 10. baskı: Mart 2015Kitabı okudu
Reklam
‘’ Bu kötü sonuçtan sorumlu olan Turancılıktan ödü patlayan korkaklara hitap ediyorum: Elbette Turancı olacaksın. Türk olduğun halde Turancı değilsen adam değilsin demektir. Türk'ün yanlız millet olduğunu bilmiyorsan, buna rağmen tutsak soydaşlarını kurtarmak ülküsü ardında değilsen hayvandan farkın yoktur. Çünkü insanı insan yapan, yani hayvandan ayıran ancak büyük düşüncelerdir. Kazanç ve refah, iktisadi kalkınma gaye değildir. Bunu gangsterler de ister. İktisadi kalkınma Türk ırkını büyük ve kutsal savaşa hazırlamak için nihayet bir vasıtadır. Anayurdun yakılıp yıkılacak, Türkler yok edilecek, sen burada "biz 32 milyonun refahı için çalışıyoruz" deyip tekerleme savuracaksın. Düşmanın yok mu? Ölmüşsün demektir. Büyük düşünceler için ölümü göze alamıyor musun? İnsanlıktan çıkmışsındır. Yanı başında veya içinde senin kuyunu kazmakta olanları göremiyorsan zekanı kaybetmişsindir.’’
‘’ Şu memleketin haline bakın: Vatan haini Nazım Hikmetof, Bursa'da, adeta lüks içinde yaşatıldı. Şehirde dolaştırıldı. Karısının oraya gelip gece kalmasına izin verildi ve Hikmetof'un veledi burada peydahlandı. Vatan haini Sabahattin Aliyef de Konya'da hastaneye naklolunarak aynı itibarı gördü. Ama iş Türk Harbiyelilere gelince o zaman infaz sistemi işlemeye başladı. Soğuk ve rutubetin başladığı bu günlerde bu 21 genci sığındıracak bir yer mi yok? 15 milyarlık bütçesi olan devlet, tesadüflerin mağdur ettiği bu talihsizlerin sağlığını korumak, onların kaybolmasına engel olmak için birkaç bin liralık bir masraf yaparak bunları insan gibi yaşayacakları bir binaya götüremiyor mu? Böyle bir bina yoksa kiralanamaz mı? Bütçe imkânsızlığı mı? Mebus maaşlarına zam için 40 milyon liralık tahsisat ne kolay kabul edilmişti!...’’
‘’ Kendi maceramda ben, Türk kanunları bakımından haksızdım. Türkçü ve ırkçı olduğum için, Türk üniforması taşımasına rağmen Bağdatlı bir Arap olan Birinci Mülâzım Mesut Süreyya'ya selam vermeyi reddettiğim için tardolunmuştum. İnsafın o yerde namı yok mu? Hırsızlar yani ahlaksızlar müşahede altında bulundurulacak diye ihtilalciler yani yiğit kişiler, yahut buyruğa baş eğen askerler yani ahlâklı gençler gayri sıhhî, gayrî insanî yapılara dağıtılacak. Hele arkadaşlarından ayrılarak Kepsut'a tek başına gönderilen o garip genç kim bilir hangi it uğursuzların yanında çile dolduracak.’’
— Yani, o kadını bu kadar çok mu sevdin? Zorba gözlerini açtı: — Sen gençsin patron, gençsin... Ne anlarsın sen? Senin de saçın ağarınca, o zaman, bu sonu gelmez konuyu konuşmak üzere yanıma gel... — Hangi sonu gelmez konuyu? — Kadın. Sana kaç kez söyleyeceğim? Kadın, sonu gelmez bir konudur. Şimdi sen, bir şimşek gibi tavuklara atlayan, sonra da boyunlarını şişirip gübreliklerine giden ve orada kabaran genç horozlar gibisin. Onlar aşkın nesini anlayabilirler? Elinin körünü!
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.