Bir an susuyor. Bir insanın susmasından çok, ge cenin içinde uzak bir ulumanın kesilmesi gibi bir şey bu. Bir mucize beklentisi içinde, hiç tepki vermeden, nefesimi tutup kıpırdamadan oturuyorum öylece.
Birbirine dokunan elleriniz, bir kitabı aralayan parmaklarınız, şarkı söyleyen dudaklarınız, ince tebessümleriniz, çiçekli sevinçleriniz, heveskâr hayalleriniz, kırılgan kalplerinizle siz ve sahilleri döven köpük köpük dalgalarıyla, ardıç ağaçları, ötücü kuşları, şaşkın sincapları, sabah serinlikleri, öğlen güneşleri, akşam rakıları, kırmızı kirazları, revnaklı yıldızları, her defasın da muhakkak sabaha uzanan geceleriyle dünya, ne güzelsiniz.Kahraman, korkak, şefkatli, ahmak, geçici, az sonra eriyecek bir kar tanesi kadar ama ne güzelsiniz...
Herhangi bir kente girdiğinizde, bu isterse bir başkent olsun, her şey size önce belirsiz gelir: Sanki her şey soluk, külrengi, tekdüzedir; git git bitmez fabrika duvarları, tüten bacalar görürsünüz; derken bir yerlerde beş altı katlı yapılar ortaya çıkar, sonra mağazalar, tabelalar, geniş caddeler, sütunlar, çan kuleleri, anıtlar, yontular, kentin ışıltısı, uğultusu, insan elinin ve zekâsının yarattığı daha nice şey bir mucize gibi önünüzde geçit yapmaya başlar.
Gerçek hayattan kurgulanan, birbirinden farklı iki mucize ile hayatta kalarak yaşama bağlanan iki insanın birleşen yaşamlarının konu alındığı güzel bir kitap. Eseri okurken hayatımızı etkileyen her bir olayın insanın yaşam tarzının nasıl zıt yönlerde etkileyebildiğini, nasıl birinin dünyaya daha pozitif bakarken diğerinin negatif baktığını göstermesi açısından önemliydi açıkçası.
Can Evinin IşığıNeslihan Lafçıoğlu · Parafiks Yayınevi · 20144 okunma
Köknar ağacının dibine oturdum
Akdeniz’di. İkiz güneşti
Ayaklanan bir kadın yüzüydü
Yaramı sever gibi sevdim gelincikleri
Taşlara sesini veriyordu rüzgar
Eğildim telâşı önünde kertenkelenin
Dağlar mavi bir zamandı
Otlarda soluk alıyordu tanrı
Sevdiğim kadınlardan bir mucize
Bütün acılarımın dışına çıktım
Elinden tuttum çocuk babamın
Annem yeni doğuruyordu beni.
Sildim pişmanlığı payıma düşen hayattan.
"Babama defalarca seslendim, hatta kötü kötü rüyalar görüp o rüyalardan uyandığımda bile. Biri bir yerlerden çıksın, umutlarımı uyandırsın, elindeki avucundaki oyunları yüreğime döksün istiyordum."