Kitap yaralı bir adamın (Kang) insanlığa karşı kaybetmiş olduğu inancını yeniden kazanmasını anlatıyor. Acılarla dolu geçirmiş olduğu çocukluğundan sonra beynindeki tümörle ( Yumru Bey tümöre verdigi isim) mücadele etmek için sakın bir hayat sürmeyi planlayıp çocukken yaşadığı eve tekrar dönüyor. Umutsuz olan Kang, Kiraz tepesinde ki ev ile insanlara karşı inancina geri kazanıyor.
Çok sevdiği karısı Mikaela geçirdiği bir kaza sonucu komaya girince Liam'ın dünyası başına yıkılır. Liam karısının bir daha asla uyanamama ihtimaline rağmen hem umudunu yitirmeye hem de çoçukları için güçlü olmaya çalışmaktadır. Günlerini Mikaela'nın baş ucunda oturup ona hatıralarını ve sevgisini anlatarak geçirmekte,bir mucize, bir umut ışığı görmek için dua etmektedir.Fakat daha sonra karısının geçmişine dair beklenmedik bir şey keşfeder:Mikaela ilk evliliğini dünyaca ünlü bir filim yıldızı olan Julian True'yla yapmış ve görünüşe bakılırsa onu hiç unutamamış. Aşk uğruna her şeyini riske atmaktan çekinmeyen sıradan bir adamın hikayesini okurken evliliğe ve bağlılığa dair dokunaklı ve akıllardan cıkmayacak bir portre çiziyor...
Gümüş GözyaşlarıKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20161,236 okunma
"Dayan be gönlüm,
Biçâre değilsin!
Yaradan sana yâr?
Kimsesiz değilsin!
Yanında kimsesizlerin kimsesi var!
Her gecenin mutlaka bir sabahı var!"
(Mevlana)
" Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır "
Nietzsche
Mutluluk anları.. İşte bütün işkenceler böyle anlarda başladı..
Mutluluk anlarında bağlandığımız herkes ve her şey , bir süre sonra bize işkence etmeye başladı. Yine de övmek istiyorum mutluluk anlarını , çünkü elimde onlardan daha güzel bir şey
Namaz bir müslümanı en keskin çizgilerle müslüman olmayanlardan ayırır.
Fizik bakımından bile ayırır. Oruca gelince, en zayıf çağlarımızda bile, ramazan ayı geldi mi, islâm dünyasında esen uhrevî bir bâd-ısaba, onu, inkâr karanlığına gömülmüş ülkelerden bıçak kesimi ayırır. Bir Kâbe çevresi, bir Sultanahmet havası, bir Eyyüpsultan semti nasıl öbür yerlerden bir çırpıda ayrılıyor, insanı ta yüreğinden kavrıyor, insanın özüne tesir ederek onu öbür insanlardan ayırıyorsa, ramazan ayında müslüman ülkeler de böyle bir yücelikle dolup taşarak, Avrupa'dan, Çin'den, Rus ülkesinden, Amerika görünüşünden bir bakışta seçilir, farkedilir, ayrılır. Ramazan ayı bir mucize ayı olarak ruhun olağanüstülüğüyle dolup taşar. Gördüğümüz en mütevazi evde bile düşünülemiyecek ne harikalar oluşur. Çünkü: oruç, başlıbaşına bir melek ülkesinin dünyaya çağrıldığı ay olmanın dışında, hergünkü zamandan daha çok ve katmer katmer donanmıştır namazla da, Kur'an'la da. Oruç, topluma inen bir takva gibi gelmiştir. Her yıl gelen bir takva mucizesidir oruç. Sürekli bir mucizedir.