Bir yanda deniz, bir yanda vahşi bir düşman! Dünyaya açılan tek kapınız kapalı...
Sınırlı sayıda gelen yardımlara ulaşabilmek için eğlence olsun diye adam öldüren keskin nişancıları geçmek zorundasınız.
İnsanlar bir yerde toplandığında üzerine bomba yağdırılıyor. Çocuklarınız sizden yiyecek bir lokma ekmek bekliyor!
Bir çuval un bulabilmek için
Sular Üstünde Gökler altında, zevkle ve çabuk okunabilir bir roman; kendini okutabilen bir roman yani... Tıpkı yazarın diğer eserleri gibi.
Kristof Kolomb'un Amerika keşfine katılan Kalender adlı bir Müslüman Türk denizcinin romanı bu. Amerika'nın keşfi ve dönemin İspanyol, Portekiz istilacıları hakkında bilgi veren, merak uyandıran bir roman aynı zamanda. Kulvarında başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Daha önce Beyazıt Akman'ın son Seferad'ını da okumuştum. Benzer bir tezi vardı. Şunu kabul edelim ki, maalesef Amerika'yı biz keşfedemedik. Ha, keşke keşfetseydik ayrı mesele ancak bizdeki muhafazakar/İslamcı çizginin uydurduğu masallarla bu işe Müslümanları dahil etme çabaları var.
Hatta Erdoğan, Küba'da bir cami inşa edildiğini falan söylemişti, feslinin tarih ekolüne uygun olarak. Tarihi bir gerçek olarak böyle bir şey yok. Elbette bu bir roman ve yazar aslında tezli bir roman yazmış. Yani acaba Katolik yobaz İspanyollar yerine o dönemin Müslümanları kıtayı keşfetselerdi nasıl olurdunun cevabını vermiş satır aralarında...
Bana sanki iç piyasadan ziyade bir Semerkand etkisi yaratması için Batı'ya dönük yazılmış bir roman gibi geldi. İpucu olmaması için yazmayacağım ancak yazarın bütün romanlarında sonunu bağlayamamak gibi bir sorunu var gibi. Nitekim bunda da en azından bence öyle olmuş.
Ama edebi endişelerden uzak, akıcı bir roman okuyayım derseniz, Atlantik'in sonsuz suları ve adaları sizi bekliyor...
Hz . İbrahim tek başına ümmet olurken bizim 1,5 milyar kendini İslam'a nispet eden Müslüman olduğunu iddia edenler olarak bir ümmet olamayışımız üzerimize meskenet ve zillet damgas vurulduğu ve belki de Allah'ın lânetine uğradigimiz için olmasını?!
Amerikalı Türkiye ve Ortadoğu uzmanı olan tarihçi Justin McCarthy’nin daha önce Ölüm ve Sürgün isimli kitabını okumuştum. Ölüm ve Sürgün kitabı, Türklerin, Rus ilerleyişi karşısında Balkanlar ve Kafkaslardan geçilmesini ve bu süreçte uğradığı soykırım ve sürgünleri konu almaktaydı. Yazar yaşadığı ABD’de, Türklerin soykırım yapmadığına dair
The Secret of Constantinapolis~Sır İstanbul
500 syf.
"İnsanlar kölesi olmak için binlerce hurafe ve uyduruk şeye can atarsa, birisi de gelir bu cehaleti kullanır."
Bugün sizlere kitabı ilk elime aldığımda hem sayfa sayısından hemde konusu itibariyle biraz tedirgin yaklaştıgım,benim bütün o tedirginliklerimi alıp acaba bir sonraki
Müslüman olan ve inancı olan kişilere yazılan bu öğüt verici
Ey Müslüman Titre ve Kendine Gel kitabı, kendini Müslüman olarak tanımlayan kişilere dini vecibeleri ve görevleri tekrardan hatırlatır. Dünya işlerine yoğunlaşmış ve dünyaya ne için geldiğini unutan insanlara tavsiye, öğütler vermiştir.
İçerisinde İslam alimi olan
Her kitaptan alınabilecek tonlarca ders olmasa bile bazen içinden alacağı bir ders bile insana yetebilir. Fakat bazen insan olarak alınabilecek en güzel dersleri kaçırdığımızda; gördüğümüz herkesin dediği her şeye inanır oluyoruz...
•••
İncelememin başlığına değinecek olursam, yukarıda da belirttiğim gibi, insan hayatının bir noktasında alması
Musa, yarı şüpheyle, Tarif adında bir liderin komutasında yaklaşık beş yüz kişilik bir öncü kuvveti karşı kıyıya gönderdi ve Mağripliler, söz verildiği gibi, Endülüs'ün o dünyevi cennetinde kendi istekleri ve zevkleri doğrultusunda dolaşabileceklerini gördüler. Bu Müslüman liderin adı Tarif, Müslümanlığın ayaklarının ilk değdiği yere verildi ve Tarifa olarak adlandırıldı; Tarifa daha sonra gümrük vergilerinin toplandığı yer olduğu için, tarife kelimesi bu olayın ölümsüz bir anısıdır. Aynı şekilde Cebelitarık da daha sonra Musa tarafından daha büyük bir kuvvetle gönderilen ve bu adı taşıyan liderden sonra Gebel-al-Tarik (Tarık Dağı) olarak adlandırıldı; bu isim yavaş yavaş bugünkü şekli olan Cebelitarık olarak değiştirildi.