Bilinçli işlevinin soykütüğü üzerine :)
Birey, sevgiyi, acıyı , korkuyu hissedebilir ve bu tecrübeleri öznel olarak yaşayabilir ya da kendisini bu öznellikten soyutlayabilir ve "Acı çekiyorum, "Korkuyorum", "Seviyorum" şeklinde hissettiğinin farkına varabilir. Önemli nokta, kişi tam anlamıyla işlediği zaman, organizmada mevcut olan herşeyi eksiksiz olarak hissetmesini engelleyen hiçbir yasak ya da kısıtlama olmamasıdır. Bu kişi, bütünlüğe, bir olmaya ve birlik içinde bir hayata doğru ilerlemektedir. Bilinçli olmak, bu büyük, yaratıcı ve biçimlendirici eğilime katılmaktır.
Sayfa 133
Dr. Baha Akşit, son senato seçimlerinde ve bir bakışta eski Demekrat Partinin hatırasını temsil eder gibi, fakat bu defa Adalet Partisi adına senatör seçilmiş, Meclise girmiştir. Bu olayda, eski Osmanlıcadaki ifadesi ile bir nevi "istihza-i şuun", yani olayların gerçeklerle alay edişi anlamına gelen bir hal sezmemek kabil değil. Çünkü, Dr. Baha Akşit, 25 mayıs 1 960'da, yukardan beri nakledilen grup toplantısının, önceden sonraki oturumunu engellenmeden davet etseydi, Demokrat Partinin kaderi, herhalde değişebilirdi. Bir ihtilale, Yassıada yargılamalarına ve sonuçlarına, herhalde gidilmezdi. Çünkü ihtilalci· )erin, ihtilali kararlaştırdıkları 25/26 mayıs gecesinde bile bekledikleri, sadece bir hükümet değişikliğiydi. Bu ruh halini, ihtilali harekete geçiren General Madanoğlu başta olmak üzere, diğer bazı Milli Birlik önderlerinden de dinlemişimdir.
Sâhi, Kardeş Miyiz?
‘İnananlar ancak kardeştirler…’ (Hucurat, 10)
Bu ayet hakkında biraz düşünelim. ‘İnananlar’ diye hitap ediyor Yüce Rabbimiz. İnanıyor muyuz? Elbette. Peki, neye inanıyoruz? Hakka mı, batıla mı? Eğer inandıklarımız Allah’ın emrettikleri ise amenna. Ama inandıklarımız Batı’nın bizden istedikleri ise, neye inandığımızı sorgulamamız