Liberal siyasette seçmen en iyisini bilir ve liberal ekonomide müşteri daima haklıdır; sosyalist siyasetteyse en iyisini parti bilirken, ekonomide de sendika her zaman haklıdır. Anlam ve otorite, kaynağını yine insanda bulur; hem parti hem de sendika, insanları sefaletten kurtarma gayesinde canla başla çalışan insanlarla dolup taşar. Tek bir farkla: Bireyler kendi kişisel duyguları ve iç sesleri yerine partiye ve sendikaya kulak vermelidir.
Sayfa 265Kitabı okudu
Otoriter bir devlette, gerçeği değiştirmek, geriye bakarak tarihi yeniden yazmak, haberler i çarpıtmak, gerçek olanları bastırıp yalan haberler eklemek meşru görülür. Bilginin yerini propaganda alır. Gerçekten de, böyle bir ülkede hakları olan bir yurttaş değil, bir kul­ sundur ve bir kul olarak devlete ( ve kişiliğinde devleti somutlaştıran diktatöre) fa natik bir bağımlılık ve körü körüne bir itaatle yükümlüsündür.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Eğer bilimsel keşifler ve teknolojik gelişmeler insanlığı işe yaramaz kitleler ve bir grup gelişmiş süperinsan eliti olarak ayırır ya da otorite insanların elinden zeki algoritmalara geçerse liberalizm çökecektir. Oluşan boşlukta hangi yeni dinler ya da ideolojiler doğacaktır?
Etkileşim Ağlarının Genişlemesi (MS 500-1500) Saraylar ve Saray Kültürü
Bu (ya da başka herhangi bir) çağda monarşilerin yaşayabilmesinin nedeni, merkezdeki otoriter ve despotik güçten ziyade, halkın, iktidarın idaresi için yaratılan hiyerarşinin meşruiyetini kabullenmiş olmasıydı.
Sayfa 168 - İş BankasıKitabı okuyor
Gücü o anda elinde bulunduran otorite emir vererek, toplumsal soruna bir çözüm getireceğine inanabilir. Ancak iletişim kurmadan ortaya atılan ve zorla kabul ettirilen bu tür "çözüm" biçimlerinin ömrü, emri veren iktidarın ömrü kadar olur; iktidar değişince, yeni otorite eski emri ortadan kaldırır ve çoğu kere, öncekine taban tabana zıt, yeni emirler verir. Zamanla sürtüşmeler çoğalır, bu tür keyfi emirler daha derin toplumsal buhranlara yol açar. Türk eğitim, ekonomi ve yönetim tarihi, bu tür keyfi "emir" örnekleriyle doludur.
Sayfa 13
''(...) Ancak gökyüzünün altında yeni bir şey de yoktur. Modernite; geçmişte olduğu gibi bugün de, insanları fiziken yok etmeden bedenleri ve ruhları üzerinde olabildiğince çok nasıl denetim kuracağına kafaya takmış haldedir. Aynısı toplumun belleği ve kolektif duyguları için de geçerlidir. Orwell'in 1984'ünden öğrendiğimiz gibi, tarih sadece arşivleri ve kayıtları denetleyenlere bağlıdır. Tek tek insanlar partinin kendilerine bahşettiğinden ayrı bir varoluşa sahip olmadığından, bireysel belleğin tarihi yaratma veya düzeltme gücü yoktur. Fakat bellek her gün kontrol edilirse ve imal edilip güncellenirse, tarih yozlaşıp iktidar ve denetimin haklılaştırıcı ve meşrulaştırıcı bir tasarımına dönüşür. Sonuç olarak, Merkezi Partinin, geçmişi denetleyenin geleceği ve bugünü de denetleyici sonucuna varması gayet makuldür. Tarih, demokrat da olsalar otoriter de olsalar asla sadece siyasetçilerin ellerine bırakılamaz. Politik bir öğretinin veya hizmet ettiği rejimin mülkiyeti değildir. İyi bir şekilde kavrandığında tarih, varoluşumuzun ve her gün yaptığımız ahlaki tercihlerin sembolik tasarımıdır.(...)''
Sayfa 42 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
861 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.