RUBAİ
Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da
Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta
Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi
Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.
Sağlıklıyla sağlıksız arasında, fark değil, Kalın bir perde vardır, bir kalkancı sisi,
Biri ölüme karşı hababam kürek çekerken Öbürü kendini ömr-ü billah ölmeyeceğim sanır
.. yeni Türk şiirini Kemal Paşa'nın istediği raya toplumcular sokacaktı, İnönü iktidar olur olmaz, Nâzım'ın başlattığı bileşimi sürdürmek isteyen şairleri ya hapse attırdı ya sürdürdü, buna karşılık Fransız gerçeküstücü şairlerinin birer kopyası olarak ortaya çıkan 'Garip' şairlerini âdeta devlet himayesine aldı. İnönü dönemi, Mustafa Kemal'in istediği ulusal şiir döneminin kapanması yerine, kozmopolit, yarı şaka, kesinlikle ithal malı bir şiirin yaygınlaştırılması dönemidir. Bu şiire 'Yeni Şiir' deniyor, adına kavgalar yapılıyor, CHP'nin maaşlı kültür kılavuzları tarafından ulusa telkin ediliyordu. O sırada Nâzım, Bursa Cezaevinde Hayyam'ı, Gazali'yi okumakta, geleneksel rubai tarzının çağdaşlaştırılması demek olan ünlü dörtlüklerini yazmaktaydı. Aslında İnönü dönemi, klâsiklerin okullara empoze edilmesi, Yunan/Latin kültürünün esas alınması, edebiyatta Batılı edebiyattan kopya ve aktarmaların 'yenilik' sayılmasıyla Yeni-Tanzimatçı bir dönemin açılışı oluyordu.
'Garip' şairlerine oranla Nâzım Hikmet 'eski' fakat bu topraktandı. Eski miydi, hiç sanmıyorum.
Sayfa 283 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
Toprak ve gül fidanı yetmez, gülden anlayan gerek
Soylu şiire gönül ehli bir ozan gerek
Her midyenin karnında inci oluşmaz
İşte usta, ustaya zaman gerek