Ey sersem nefsim!
Bu gaflet uykusu ne zamana kadar sürecek?
Ömür , (akşama pek yakın olan) ikindi vaktindedir. Yolculuk ise her canlı gibi kabre doğrudur. Kalk niyaz ile dolu bir namaz kıl. Ney gibi avazın olsun.
De ki: Ya Rabb!
Pişmanım, mahcubum, utanıyorum, günahlarım sayısızdır, perişanım, zelilim, gözyaşları döküyorum, hayatım kararsızdır, garibim, kimsesizim, zayıfım, güçsüzüm, hastayım, acizim, ihtiyarsız bir ihtiyarım.
İlahi! El-amân diyorum, dergahından af diliyorum, yardım istiyorum.
18. Söz
İyi insan avına çıkmak istiyorum...
Boyle bir spor dalı var mı?
Peşinden koşup yakalamak
Dostane sarılmak...
Bir kahve içimlik otururuz
Söz! Dert tasa anlatmam.
Sadece gülümserim.
Olur mu ?
Günümüzde bunu yeniden çözmeye girişmek için bende olduğundan çok daha fazla ustalık ve çok daha fazla gözüpeklik gerekirdi. Benim giriştiğim çabaysa son derece mütevazı: neden bugün bunca insanın dinsel, etnik, ulusal ya da başka kimlikleri adına cinayetler işlediğini anlamaya çalışmak. Bu çok eski zamanlardan beri mi böyleydi, yoksa çağımızda daha özel gerçeklikler mi söz konusu? Sözlerim zaman zaman fazla basit gibi görünebilir. Çünkü düşüncelerimi olabildiğince dingin bir zihinle, sabırla, dürüstçe, hiçbir jargona ya da aldatıcı kestirmelere sapmadan yürütmek istiyorum.
"Ama şimdi sana küçük bir öykü anlatmak istiyorum:
Bir tüccar Mutluluğun Gizi’ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatayo varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman,