Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar mı zor? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünden sözler mi söylemeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri... Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!
"Tanrı'nın güneşi bu denli güzelse sen bir de ötekini düşün." Nutkum tutulmuştu. "Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek." "Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten."
Reklam
- Yine de ölmek istemiyorsunuz. - İstiyorum. - Neyi bekliyorsunuz? - Bilgi istiyorum. - Güvence mi istiyorsunuz? - Adına ne derseniz deyin. Tanrıyı duyularla kavramak, öyle amansızcasına anlaşılmaz bir şey mi? Neden yarım söz verişler ve görünmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancımız yokken, başka bir şeye nasıl inanç duyabiliriz? İnanmak isteyip de inanamayanlarımızın başına neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gücü yetmeyenler ne olacak? Tanrıyı neden öldüremem içimde? Ona ilenirim, yüreğimden söküp atmak isterim de, neden böyle ağrılar içinde, böyle aşağılanarak yaşar durur? Neden, her şeye karşın, silkip atamadığım şaşırtıcı bir gerçektir o? İşitiyor musunuz beni? Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum. - Ama sesiz durur o. - Neden peki? Karanlıkta ona doğru haykırıyorum ama sanki hiç kimse yok orada. - Hiç kimse yoktur belki de. - Yaşamak iğrenç bir yılgınlıktır öyleyse. Kimse ölümün karşısında, her şeyin bir hiç olduğunu bilerek yaşayamaz. - İnsanların çoğu ölüm ya da yaşamın boşluğu üzerine kafa bile yormaz. - Ama bir gün yaşamın o son ânına varıp karanlığa doğru bakmak zorunda kalacaklar. - O gün geldiğinde... - Korku içindeyken, bir görüntü yaratırız, sonra da Tanrı deriz o görüntüye.
Sayfa 34
"miriam: güzel bir evliliğimiz vardı ama artık bitti. bunu kabullenmeni istiyorum. barney: söz konusu sen olduğunda ne zaman pes ettiğimi gördün? miriam: hiçbir zaman. barney: madem öyle, neden şimdi edeceğimi düşünüyorsun?"
İnan bunu hiç istemiyorum. Ama senin mutlu olmanı istiyorum. Söz ver, mutlu olmanın bir yolunu bulacaksın.
Sayfa 257Kitabı okudu
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun Sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık Onlar da orada yaşadılar Bir dağın çarpıklığını bir sevinç sanarak
Reklam
ÇÜNKÜ BEN BİR GÜLDÜM Çünkü ben bir gülüm. Bir gül olmakla açıkladım bencilliğimi. Ve sevilmiş olmamı. Ben bir gülüm de ondan, dedim duyunca yazgımın içinde kavrulan sorunun çıtırtılarını. Yürümüşüm yazgım diye bileceğim bütünü seçebilmek için, yürümüşüm işte epey. Ne geçti eline diye sorarsan; geçmiş için yetersiz bir açıklama. gelecek için zayıf
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.