Ben bunu kaldıramam diye bir şey yok;
Yıl­lar sonra bile kendi kendime şaşarım, nasıl daya­nabildim, nasıl kendimi kapıp koyvermedim diye... İşte bütün bu yıkıntılar, insanı artık hiçbir zaman yıkılmayacağı o son ve en sağlam yere ulaştırıyor.
«Bu kadar büyük bir cehaleti, ancak Tolstoy kadar büyük bir insan hiç sıkıl­madan itiraf edebilir.»
Reklam
Bizi etekle görüp töbe töbe diyen iblis dayılar;
Gençten biri, o günlerde çok yaygın olan komünistlere değgin o uydurma ve iğrenç şapka hikayesini anlattı. Hani Rusya'da herhangi bir koca evine gelince, elbise askısında bir yabancı erkek şapkası görürse, karısının bir erkek konuğu var diye düşünüp, onları tedirgin etmemek için çıkar gidermiş. Hikayeyi dinleyenlerden kırçıl sakallı bir adam, - Bana bak şimdi sen -dedi-,yani bu he­rifler birbirlerinin karılarıyle yatmak için mi bu kadar zora dayanıp hapislerde çürüyorlar? Hıh! Yahu, o işler bizde çok kolay... Ne diye o iş için kendilerini zora sokup yıllarca hapisleri göze alsınlar?
Gündüzleri kitaplığa kapanıp okuyarak, notlar alarak kendimi unutmaya çalışıyorum, ama geceleri düşüne düşüne, kura kura çıldı­racak gibi oluyorum.
Çaresizliğim fala mı kaldı :D
Güçlüysek rüyalar saçmadır, ama güçsüzsek saçma rüyanın etkisindeyizdir; fallar, şarkılar, niyetler, her şey başka bir anlam kazanır bizim için.
Umutla kurduğum ve mutluluk olduğuna inandığım şey yıkılıyor, parmaklarımın arasından parça parça dökülüyor da, ben onları tutamıyorum. Acılı bir küçük çocuk gibi duyguluyum.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.