Topraktan atılan bir tek adam, bir tek aile. Batıya giden otoyolda ilerleyen şu paslı, gıcırtılı araba. Ben toprağımı kaybettim. Bir tek traktör gelip aldı benden toprağımı. Yalnızım, şaşkınım. Gece olunca o bir tek aile hendekte konaklıyor, derken yanına bir aile daha gelip duruyor, çadırlar ortaya çıkıyor. İki erkek yan yana çömeliyorlar,
Bu arada «1951 yılında Garip adlı bir kitap
yayınlamıştım,» diye döğünür durur, hele onun
yeniden basılmasına dünyada yanaşmazdım.
Garip yeniden basılırken, içimde böylece,
«yiğitlik bende kalsın» dermişim gibi bir duygu
var. Şiirdeki ‘garip’ kavramı üzerinde bugün bir
yazı yazmağa kalksam herhalde aynı şeyleri
yazmam. Ama, bundan dolayı
PAPAZ
Yani siz Tanrı’ya hiç mi inanmıyorsunuz?
ÖLÜM DÖŞEĞİNDEKİ ADAM
İnanmıyorum. Bunun da nedeni gayet
basit; insanın anlaşılmayan şeye inanması
tamamen imkânsız çünkü. Kavramak ile in-
anmak arasında dolaysız ilişkiler olmalıdır;
kavramak inancın ilk besinidir. Anlamanın
hiç etkili olmadığı yerde, inanç ölüdür ve bu
tür durumlarda inanç
Efendi Hazretleri 52. Sohbet
(Ders Ayeti)
“Şüphesiz indirdiğimiz o çok açık ayetleri ve doğruyu (biz kitapta onu insanlara pek aşikar bildirdikten sonra) gizleyenler (yok mu!) işte onlara hem Allah lanet eder, hem de lanet ediciler (lanet edebilen her şey) lanet eder.”
Bu ayeti Celileler Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Tevrat’ta
Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok.
Dünyaya düştü yolum, bir görümlük konuk geldim.
Tek bir soru sordum, bin yanıt aldım;
Ama hiçbirine bende yanıt yok.
Başımdan tek serüven geçmedi. Hikayeler, olaylar, kazalar ne isterdeniz var bende. Ama serüven yok. Bu sözcüklerle ilgili sorun değil, şimdi anlıyorum. Farkında olmadan, kendisine her şeyden daha fazla bağlandığım bir şey vardı. Aşk değildi bu, Tanrıda değildi; ün kazanmak, zengin olmak da değildi. Bu.. kısacası, belli zamanlarda hayatımın, zor rastlanır, değerli bir nitelik kazanacağını ummuştum. Olağanüstü durumlar değildi. Bütün istediğim biraz şaşmazlıktı. Hayatımın göz alıcı hiçbir yanı yoktu.