Ne istediğini ve hissettiğini bilmeyen, sadece kendisini düşünen ve benmerkezci insandan uzak dur. Mutsuzluktan beslenen, sevgiyle güzelleşmeyen, en ufak bir şeyde gitmeye meyilli olan insandan uzak dur. Gönül almayı bilmeyen, sen yapıcı davranırken yıkıcı olan, seni değiştirmeye çalışan ve fedakârlık yapmayan insandan uzak dur. Hayvanları sevmeyen, söyledikleriyle yaptıkları çelişen, sana değer vermeyen ve sürekli kendini açıklamak zorunda kaldığın insandan uzak dur. Kendi isteklerini sana dayatmaya çalışan, sevdiğini hissettirmeyen, özür dilemeyi bilmeyen ve herkese tepeden bakan insandan uzak dur. Sana güvenmeyen, güven vermeyen ve önceliği olmadığın insandan uzak dur.
Hayatının bir özür veya gizem gerektiğine dair en ufak bir fikir bile geçmiyor aklından.
Sayfa 12
Reklam
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
Jerry hem annesi, hem babası tarafından yıllarca istismar edilmişti. Evinden erken ayrılmış, Donanma' ya katılmış ve birden fazla yanlış evlilik yapmıştı. Otuzlu yaşlarında tedavi görürken, o sert görünümünün altinda gerçekte neden hep denetleyici kadinlar aradığını anlamaya başladı. Onu "idare edebilecekleri" gerçeğine çılgınca aşık olurdu. Sonra kadına boyun eğmeye başlar ve hep kaybeden taraf olurdu. Bir gün seans sırasında ufak bir hatası nedeniyle annesinin, suratının ortasına bir tokat attığını anımsadı. "Lütfen anne, özür dilerim. Ne istersen yaparım. Anne, lütfen," diyerek çaresizce kendini korumaya çalıştığını çok iyi anımsıyordu. Sorgulamadan boyun eğmeye söz verirse, annesi dayak atmayı birakiyordu. Bu anı, eşlerine ve kız arkadaşlarına karşı güç ve öz denetim eksikligiyle bağdaşıyordu. Karşısındaki kadınların öfkesi onu her zaman dehşete düşürür ve ne söylerlerse hemen boyun eğiyordu. Jerry'nin sinir gelişimi annesinin istismarlarıyla ciddi biçimde zarar görmüstü. Ailedeki travma kurbanları neredeyse her zaman, karakterle ilgili yetersiz veya kötü kalıplar görmüş kişilerdir. Sınırlarımızdan geri çekilmek ve sınırlarımıza karşı düşmanca davranmak, travmanın kaynaklandığı yerlerdir.
1 düşünce biçiminiz objektif gerçeklere dayanmalıdır 2 değerlendirme ve yaklaşım biçimini size ve problemi çözmeye yardımcı olmalıdır 3 yaklaşım biçiminiz diğer insanlarla Çatışma ve sürtüşmelerini azaltmalıdır 4 değerlendirme biçiminiz kısa ve uzun dönemli amaçlarınıza katkıda bulunmalıdır 5 yorum biçiminizin size duygusal bir çatışma ve
" Ya sizden derin bir pişmanlıkla, gönülden tövbe ederek özür dilesem?" "En ufak bir faydası olmaz. Madem şeytanla yoldaşlık ediyorsun, bedelini ödersin."
Reklam
Sana ufak bir tavsiye... Asla görünüşün yüzünden kimseden özür dileme.
Hayatımızdaki zor insan bir Narsist mi? 1.Bencildir (dünya onun etrafında dönüyormuşçasına davranır) 2.Her şeyi kendine hak görür (kuralları o koyar o çiğner) 3.Aşağılayıcıdır (küçümseyicidir, zorbaca davranır) 4.Israrcıdır (her ne istiyorsa) 5.Güvensizdir (ona iyi davranmanızın nedeni konusunda kuşkucudur) 6.Mükemmelliyetçidir (katı yüksek standartlar - tam olarak istediği gibi olmayan şeyleri tümden reddeder) 7.Kendini beğenmiştir (sizden ve diğer insanlardan üstün olduğuna inanır, yanınızda kolayca sıkılır) 8.Onay arayıcıdır (sürekli övülmeyi ve doğrulanmayı bekler) 9.Anlayışsızdır (sizin içinizde ne hissettiğinizi anlamakla ilgilenmez ya da anlayamaz) 10.Pişmanlık duymaz (içten bir özür dileyemez) 11.Takıntılıdır (ayrıntılar ve ufak ayrıntılara çok fazla kafa yorar) 12.Bağımlıdır (zararlı alışkanlıklardan vazgeçemez, bunları kendini yatıştırmak için kullanır) 13.Duygusal olarak kopuktur (duygusallıktan uzak durur) Eğer bu 13 maddeden 10 veya daha fazlasına işaretlediyseniz, yaşamınızdaki zor insan büyük olasılıkla açık uyum bozucu narsisizm ölçütlerini karşılıyor demektir.
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Hayatı, Hüznü ve Sevinciyle Paylaşmaya...
İnsanın iletişim hålinde olduğu kimselere karşı takındığı hoş tavrı daha da özenli bir şekilde eşine göstermesi, saygılı ve ölçülü davranması, hissettiği sevgi ve muhabbeti dile getirmesi, iltifatta bulunup ufak iyilikleri bile büyük bir minnetle kabul etmesi ilişkiye yapılacak duygusal yatırımlardır. Ayrıca kaba ve küstah ifadelerden, küçük düşürücü tavırlardan kaçınmak, hoş olmayan bir davranıştan sonra özür dilemek, af dinlendiğinde bunu kabul etmek, kırgınlıklar var ise bunu uzatmamak için çabalamak gerekir.
Sayfa 37
Reklam
"İyi misin?" Başımı salladım. "İyiyim,'' dedim, "Beni merak etmek zorunda kaldığın için özür dilerim. Sadece ufak bir zehirlenme..." Ege birkaç saniye hiçbir şey söylemeden öylece ekrana baktı. Yüzünde enkaz altından çıkarılmış gibi bir ifade vardı. Binalar yıkılmış, yıkıklarının altında kalmış, o enkazdan çıkarılmış ama unutulmayacak bir hasar almış gibi... "Sen iyi ol, korkmamın bir önemi yok.."' Kaşlarımı çattım. Bir dakika... Bir gariplik vardı. Konuşmasında, yüz ifadesinde kurduğu cümlelerde, şu halinde bir gariplik vardı.
219 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.